Bölgede(Doğu ve Güneydoğu) HDP/PKK üzerinde çok büyük hesaplar yapan ABD-işgalci israil’e tek engel yapı HÜDA PAR’dır. HÜDA PAR’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a desteğini açıkladığı ilk günden bugüne iftiralar, karalamalar, yalanlar gırla.. Ayrıca yöre insanını sekülerleştirme-sapkınlaştırma ve gençliği uyuşturucu bağımlısı bir nesile dönüştürme projesi yürüten HDP/PKK’nin üstlendiği bu kötülük faaliyetlerine karşı durduğu için HÜDA PAR’a yönelik büyük bir linç kampanyası başlatılmış durumda.
Hele ki HÜDA PAR’ın Kürt halkının Müslüman kimliğini korumaya yönelik çabası ve HDP/PKK’nin tehditle, algıyla sandık despotizmine dur deme iradesini ortaya koyması, CHP baş aktörlü 7’li ittifakın iktidar hesaplarını bozdu. HDP’nin 14 Mayıs’ta yüzde 13-14 beklediği oylarının yüzde 8,5’a gerilemesinin en büyük sebebi HÜDA PAR’lı müşahitlerin sandıklara sahip çıkması olarak gözlemleniyor. Her tarafa yetişilemiyor, yetişilse emin olun, HDP’nin oyu yüzde 5’e de düşer.
7’li ittifakın tüm şer güçlerle bağlantılı planları, 28 Mayıs’ta tümden bozulacak inşallah. HÜDA PAR bölge halkının yeniden muhafazakar kimliğine tam anlamıyla kavuşması için sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği çerçevesinde gücünün üzerinde bir çaba ortaya koyarak ıslahat ve yardım çalışmaları yürütüyor.
Sosyal medyada aynı ittifakta bulunan kişilerin birleştirilmiş bir videosunda Kılıçdaroğlu şöyle diyordu: “CHP iktidarında Avrupa yerel yönetimler özerklik şartını uygulamaya koyacağız.” Ardından Pkk başlarından Cemil Bayık ve Mustafa Karasu ile İstanbul’u ihmal eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşmaları var, onlar da aynı isteği kelimesi kelimesine tekrarlıyor. Pkk elebaşlarının yayınladıkları videolarda açıktan Kılıçdaroğlu’na oy istemeleri, Kılıçdaroğlu’nun da Pkk ile bağlantılı olan HDP ile mutabakata varmış olması, 7’li ittifakta beraber yol yürüdüklerinin kanıtıdır.
CHP’nin beraber yol yürüdükleri ya da iş yaptıkları arasında sadece HDP/Pkk yok, Amerika ve FETÖ’de var. Hatta bunlar yönlendirici rolündeler.
CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, 2018’de katıldığı bir TV programında yaptığı açıklamada, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına nasıl bir kumpas sonucu geçtiğine yönelik İsveç merkezli Silk Road Enstitüsü'nün 2009’da hazırladığı ve kendisine de sunulan rapora dikkat çekmişti. Raporda Türkiye için öngörülen üç senaryoya dikkat çeken Öymen, birincisi; Türkiye’nin batıdan koparak İslam devleti olacağını, ikincisi; 2011 yılında bir darbe olacağı.. Üçüncü senaryoda ise Deniz Baykal istifaya zorlanır veya mecbur bırakılır ve Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlık koltuğuna oturur.
Bilindiği üzere Kılıçdaroğlu, 2010’da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kirli kasetinin ortaya çıkması sonrası aday olduğu CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturmuştu.
Raporu sunan Enstitü'nün, ABD'deki derin devletin kontrolünde olan John Hopkins Üniversitesi ile beraber çalıştığını öğrenince işin rengi değişiyor tabi.
Raporun yazılması ve sunulmasından kısa bir süre sonra enstitünün, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlık koltuğuna oturması senaryosunun tutması tesadüfle açıklanamaz herhalde. Senaryolardan ikincisi 2011’de gerçekleşmedi belki ama 15 Temmuz 2016 yılında Amerikan destekli FETÖ darbesiyle gerçekleşti-rildi. Hain darbeyi başarısız kılan Allah’a hamdolsun..
Bu rapordan çıkan sonuç analizine göre Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık koltuğuna oturtulması, 2016’da FETÖ darbesi ve 2023 seçimleri öncesi Kılıçdaroğlu’nun Amerika ziyaretinde Pensilvanya kaynaklı kayıp sekiz saatinin, birbiriyle paralel bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü söylemler, eylemler ve gelişmeler CHP’yi FETÖ, FETÖ’yü de ABD’nin yönlendirdiği yönünde. Nitekim başta Muharrem İnce olmak üzere birçok CHP’li isim, partiden ayrılmalarının sebebinin FETÖ’nün CHP’yi ele geçirdiği eleştirileri oluyor.
Hatırlarsanız Kılıçdaroğlu, darbe gecesi tankların arasından geçerek partisinin Bakırköy Belediye başkanının evinde 251 kişinin şehid edildiği geceyi kahve içerek izlemişti.
Ancak darbe zihniyetliler boş durmaz elbette. ByLock yazılımının deşifre edilmesi sonrası 2016 yazışmalarını sosyal medya hesapları üzerinden şifreli yazan FETÖ hesaplarının söylemlerinin kelime kelime 7’li masa bileşenlerince gerçekleştirilmiş olması hayrete düşürdü.
İYİ Parti’nin ismi, amblem rengine kadar paylaşıldığı, Kılıçdaroğlu’nun seyitlik meselesi, Helalleşme söylemi, 300 milyar dolar (sözde) temiz! para ve hatta seçim şarkısına kadar CHP’nin ve HDP/Pkk’nin de aktif şekilde içinde bulunduğu 7’li ittifakın FETÖ’nün kontrolünde hareket ettiği hissiyatını güçlendiriyor.
İşte, bugünlerde sabah akşam HÜDA PAR’a yönelik yalan ve iftiraların kaynağını, 7’li ittifakı yönlendiren FETÖ’nün, geçmişte HÜDA PAR camiasını özelde Doğu ve Güneydoğu’da genelde tüm Türkiye’de etkisiz bırakmak için yaptığı zalimliklerin devamı olarak görebilirsiniz.
Belki birileri inanmayacak ama FETÖ polislerinin kumpasıyla gözaltına alınan, ağır işkencelerde zorla imzalattırılan suçlamalara, savcı ve hâkimlerce verilen müebbet cezalara rağmen İslami kimliğinden ödün vermeyen HÜDA PAR’a gönül vermiş insanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, istikrara verdiği destekle emperyal güçlere karşı bir kez daha yerli ve milli duruşunu ortaya koymuştur. 28 Mayıs’ta sandıktan çıkacak sonuç; ‘Eski Türkiye’nin tamamen sonlanacağı ilanıyla birlikte adaletle yönetilecek Türkiye yüzyılının medeniyet değerlerimizle inşa ve ihya edileceği bir başlangıç olacak inşallah…