Deprem bölgesine niye Psikolog değil de imam gönderiyorlar diye zorlananlar…
Ne yapılacaktı ya?
Psikolog, tüm ailesini kaybetmiş bir depremzedeyi nasıl motive edecek?
Kişinin çocukluğuna mı inecek! Bilimsel testler ve egzersiz ritüeller mi yap diyecek!
Depremzede hasta değil ki; yıkılmış biri.. Onu ayağa kaldıracak manevi bir desteğe, bir imana ihtiyacı var. Bunu yapacak olan da imam olur, alim olur.
Uzaktan izleyip de psikolojiniz bozuluyorsa siz gidebilirsiniz psikologlara..
Bizi merak etmeyin. Kur’an azimüşşan iman edenleri şöyle tanımlıyor;
“Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: ‘Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz.’ derler.”
Depremde altı yaşındaki çocuğunu kaybeden bir babanın teslimiyeti gerçekten hayran bıraktırıyor. “Bize emanetti, ancak biz idrak edemiyorduk. Altı yıl gül gibi kokladık, şimdi Sahibi istedi ve aldı, ne diyebiliriz ki. Biz O’na aidiz.” Ne güzel bir teslimiyet…
İmanlı yanık bir yüreğin çocuğuna kavuşacağı günün cennet özlemiyle teselli bulması ne güzel.. Böylesi örnek insanlar çevrelerine hep umut olurlar, huzura dönüşürler. Rabbim sabırlar versin inşallah.
Batı patentli Psikoloji dalı, manevi destek verebilir mi; veremez. Çünkü alanı değildir. Eğer ki psikoloğun verdiği telkinler manevi nasihatvariyse bu, batının doktirinine, öğretilerine de ters düşer.
Psikologlar ancak bilimsel tetkikler yapabilir, akli ve fiziki testler yapar ve bu da tıp alanına girer. Yani hastalığa reçete yazabilir ama musibete duçar olmuş, yıkılmış bir insana verebileceği bir şey yoktur, aciz kalır.
Ama bu bir imam olursa bu bir âlim olursa iş değişir. Çünkü normal zamanlardan söz etmiyoruz. Dünyanın seferber olduğu 500 atom bombası gücünde depremlerin vurduğu 11 il ve on binlerin can verdiği büyük bir felaketi, musibeti konuşuyoruz.
Enkazların başından ayrılmayan, yıkılmış insanları ikna edecek ‘Veren de, alan da Allah’tır’ diyerek teskin edecek, manevi destek sunacak insanlara ihtiyaç var. Bu anlamda da Diyanet’e, İslami kurumlara, alimlere büyük görevler düşüyor. Yani arama kurtarma yapan ekipler, depremin ilk anlarından itibaren ne denli hayati bir görev üstlendilerse, sağ kalanlara manevi rehberlik yapacak, yıkılan o insanları yeniden ayağa kaldıracak imamlar ve alimler de aynı hayatî görevi yerine getirmiş olacaklar.
Bu her şeye bir kılıf bulma anlamında bir durum değildir. Bu tespite inanmayanlar, depremde yakınlarını kaybedenler üzerinden bunu gözlemleyebilirler.
Sonra, on binlerin cenaze namazı var; kim kıldıracak? Elbette imamlar..
Psikologlar yanlış anlamasın, kesinlikle onların mesleklerine yönelik bir şey söylemiyorum. Psikologları gündeme getiren İslam düşmanlarınadır yazdıklarım ve bu işin manevi bir rehberlikle çözülebileceğine yönelik kanaatimi ifade ediyorum.
Bir de depremin ilk günlerinden 13. güne değin mucize gibi kurtuluşlara Tekbir getirilmesi ve Allahu Ekber nidaları, hazımsız İslam düşmanlarını kudurtarak iyice rahatsız etti. Neymiş efendim; kişi günlerce enkaz altında kaldığı için kurtulduğunda getirilen Tekbir onu ürkütürmüş! Bilinmeyen sağlık sorunlarına sebep olabilirmiş!
Ya arkadaş; enkazdan çıkarılanlar Allahu Ekber diye haykırıyor, sen neden bahsediyorsun!
Neden mi? Öldürenin de diriltenin de Allah olduğunun idrakine varıyor da ondan.
Kurtulduğuna seviniyor. O’na bu musibeti verenin de Allah(cc.), kurtulmasına sebepler oluşturanın da Allah(cc.) olduğunu tüm benliğiyle idrak ettiği için Allahu Ekber diyor.
Enkaz altında günlerce aç susuz, soğuğa rağmen hayatta kalanların Allah’ın izni ile mucizevi bir şekilde hayatta kaldıkları için onları o enkazlardan çıkaranlar da sevinçlerini Tekbir çekerek, Allahu Ekber nidalarıyla haykırıyorlar.
Bence bu ileri geri konuşan hadsizler şunu itiraf etmeliler ki; Allahu Ekber nidalarından kendileri rahatsız oluyor, çünkü korkuyorlar. Bunlardan kimileri, Allah’a inandığını söylese de şeytana uyduğu ve yolundan gittikleri için böyle iman ehline saldırıyorlar.
Onlar ölümün bir yok oluş olduğuna inandıkları için bu dünya hayatını hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya çalışıyorlar. Ancak Müslümanlar, ölümün bir geçiş olduğunu, ebedi alemde Cennet Cehennem olduğuna ve hesap gününe iman ediyorlar. Bundan dolayı Müslümanlar rahatlar, ölümün bir yok oluş olmadığını, hele bir de depremde can verenlerin iman ehli ise şehadet mertebesinde yerinin cennet olduğu bilincindeler. Böyle bir bilinci depremzedeye psikolog mu verebilir; yoksa imam, alim mi?