Gazzeli kahramanlar, arkasına ABD, Avrupa ve hain körfez yönetimlerini almış soykırımcı Siyonist çete ile bir başına baş edemeyecekler. Tarihin, sosyolojinin, teolojinin, psikolojinin tüm paradigmalarını yerle yeksan eden en müstesna örnektirler elbet. Onları hangi mahir kalemler yazacak bilmiyorum. Ya da yazılabilirler mi onu da bilmiyorum. Hakeza acılarını, dramlarını, yalnızlıklarını, çaresizliklerini, kimsesizliklerini, yoksulluklarını, açlıklarını, üşümüşlüklerini, tüm ailesini kaybetmiş küçük yetim kızlarını, tüm çocuklarını kaybetmiş dul kadınlarını kim, hangi kahırlı kalem yazacak onu da bilmiyorum.

               Ancak Siyonist katil, Gazze’yi bitirmeyi kafaya koymuş bir kere ve hiçbir müeyyide ile karşılaşmıyor. Gazze 2,2 milyon nüfuslu. Binaların %80’i bombalanmış. Saldırının başında, giremez dediğimiz Gazze’nin tamamına yakınını israil işgal etmiş, kontrol ediyor. Kamyon kamyon adam esir alıp çıplak olarak akıbeti belli olmayan bir yerlere götürüyor. İki milyona yakını kırsala göç etmiş dışarda ya da en iyi ihtimalle naylon çadırda yaşıyor.  İçme suyunun %5’ine ulaşılıyor. Katiller günde sadece 5 TIR gıdaya izin veriyor. Böcek köpek yesinler istiyorlar. Ümmet de krallara layık sofralara çoluk çocuğuyla kurulmuş televizyonda izlediği ölümlerine methiye düzüyor. İnanıyorum ki ümmet hiç bu kadar aşağılanmamıştır.

              

Bir de HAMAS ve halkını ayrı tutma gafletine alıştırdılar bizi. İşgal edilmiş yurdunu savunmayı savaşa maruz kalmaya müstahak gibi gösteriyorlar. Bakın göreceksiniz ki birkaç ay sonra Gazzeliler dahil herkes onlara Afrika’da veya orda burda güvenli bir yer bulmaktan gurur duyacak. Sonra? Sonra HAMAS’ın beşeri gücü de doğal olarak tükenecek. Tabi Müslüman ülkelerin ar damarı galeyana gelir de masaya yumruk vurmazlarsa.

Saldırıların başında israil Gazze’ye giremiyor diye gaz veriyorduk. Şimdi de Siyonistler çekilmek zorunda kaldı diye ağzımıza bir parmak bal çalıyorlar. Gün geçmiyor ki emekli bir israilli siyasetçiye veya askere “dayanacak gücümüz kalmadı, yeniliyoruz” dedirtmesinler. Siyonist çetenin bu içe ve dışa dönük stratejisini zafer diye yutuyor ve yutturuyorlar kimi gafillerimiz. Arkasından başlıyoruz HAMAS’ı, Gazze’yi övmeye. Ve bütün bunlar korkak ve hain iktidarların koltuğunu sağlamlaştırmaktan başka işe yaramıyor.

‘Bu kadarı da olmaz’ dediğimiz her şey oldu. ‘Bu kadarı da olmaz’ diyeceğimiz her şey de bu gidişle olacak. Yetmezmiş gibi Siyonist çetenin pervasızca, Lübnan, İran, Suriye ve Irak’ı vurup cinayetler işlemesinden israil’i mahkûm etmeyi bir yana bırakın İran ve Hizbullah’a günah yazmanın ve onları şeytanlaştırmanın gayretine girmiş kimi “İç Kale’nin” adamları. Yani mezhebi ihtilafları besliyorlar bu çetin zamanda. Hem de akla ziyan mülahazalarla. Hem vurulan, şehid veren onlar. Hem HAMAS’ı koruyup kollayan, silah veren, eğiten, barındıran onlar hem de işbirlikçi oluyorlarmış.

Yani iki tür ırkçı ile uğraştırıyorlar. Biri Filistin’i Arap, hain sayıp Siyonist Yahudi’ye muhabbet besleyen ulusalcı Kemalistler; diğeri Türkler dışında kimsenin Filistin’e destek vermediğini iddia eden milliyetçi İslamcılar. Al birini vur ötekine.

Kısaca Gazze’nin gazımıza ve kuru duamıza değil desteğimize ihtiyacı var dostlar!