Nerde bir güzellik, üstün haslet ve yetenek görsem en yükseği bende de olsun isterim. Gönlüm ne sınır tanıyor ne dur durak biliyor. Mümkün olsun veya olmasın… Ham hayal… Uçuk veya kaçık hiç fark etmez.

                Kontrol bende mi değil mi diye çok tereddüt ettiğim olmuştur. Belki ona vagon oluyorumdur o kadar. İstemesem de yola koyuluyor.  Ne dipsiz dehlizler bilir ne de kör uçurumlar…  Yaradılışı bu ne yapabilirim ki.

                Ben ne öyle “duyguyu” kategorize edecek ne de idealize edecek bir ilim veya akla sahip değilim elbet. Ben içimle aramızda geçenleri aktarıyorum o kadar.

Dedim ya dur durak bilmez şu gönlüm. Nerde bir bülbül sesliye rastlasam hemen ben olmak isterim. Hatta olurum. Ne şarkılar okurum öyle; eşsiz benzersiz. Namım dünyayı kasıp kavurur. Tüm dünyayı sesimle mutluluğa boğarım; hatta her dilde söylerim. Gönül bu… Birazcık mutlu olurum işte. İçimdeki “güzel” de biraz büyür öylece.

                Bir Yusuf yüzlü konuşulacak olsa tüm zamanların en yakışıklısı ben olurum hemencecik. Kıskanır içimdeki. Yetmedi güzelliğimi hasletlerle süslerim; sesinden efsununa değin… Hanelerde ben konuşulurum, herkes beni işaret eder. Yusuf’u görmedim elbet ama ondan da güzelim.

                Ola ki bir yiğit görsem; bir cesura rastlasam hemen o beni benden alan “ben” mahallenin kahramanı, memleketin kurtarıcısı olur. Dünya ondan sorulur artık. Bi adalet dağıtır bi adalet… Kötüler kötürüm kötürüm dolaşır gayri… Öyle şipşak da olmaz ha! Adım adım ve tedricilik de temel felsefesi… Çocukluğumdan başlatır hikayeyi. Saatlerimi alır bazen. Film biter ya; buruk ve yalancı bir mutluluk yaşarsınız. İşte “o” olur bende.

                Dünyanın en zengini olur bazen içimdeki gemsiz ve gamsız. Öyle haybeden de değil.  Dişiyle tırnağıyla kazıya kazıya… Ülkelerin büyük bütçelerini aşkın… Dünyaya ayar verir. Ne aç kalır ne de açıkta. Öyle sahnesiz, senaryosuz da değildir ha! Milyonlarca figüran… Ve başrolünde ben...

                Kızmayın yahu! Hep “en” olmak günah mı ki? Kaldı ki iradem dışında gelişiyor bunlar. Sevabı da günahı da gönlüme yazın lütfen. Hem ona da hükmeden bir kudret yok mu?

                Bakın mesela gidişat kötü mü? Hemen bir parti kurarım zihnimde. Gönlüm de eşlik eder tabi. Gönül ve aklın ittifakından çok korkmuşumdur bilirsiniz. Zira ittifak ettiler mi beni hiç mi hiç takmazlar. O olağanüstü yetenek ve eşsiz meziyetlerimle kısa zamanda iktidar oluveririm. Memleket güllük gülistanlık olur. Kurt kuzu yan yana yürür. Namım dünyaya salınır. Senaryosuz, sahnesiz, altyapısız yapmam öğrendiniz artık. Ekonomik, askeri ve siyasi teşekküller oluştururum. Dünyanın zalim gidişatına dur der ayar veririm. Halklar beni ayakta alkışlar. Emperyalist zalimleri bir bir alaşağı ederim.

                Ve ben daha neler neler yapar; kimler kimler olurum bir bilseniz.

                Kontrol edemediğim içimdeki bu gemsiz ve gamsız “ben” gah şaire kepenk indirtir gah edibe havlu attırır. Futbolun efsanesi o, bilginin efendisi yine o. Yaratılmış ne kadar zirve varsa hepsinin tepesine konar. Bir kuş gibi kafesimden çıkar ve uçar.

Nasılsa bir namazlık saltanatı olacak.