Yeniden uyanışın, yeniden dirilişin adıdır Nevroz. Ölmüş ruhların, uyuya kalmış bedenlerin yepyeni bir silkiniş ile ilk günün heyecanıyla tekrar ayağa kalkışının ilk meşalesidir Nevroz. Üstü toprak ve karla örtülmüş olsa bile; keskin soğuklar, kara bulutlar, çetin fırtınalar umudu tüketmeye adanmışsa bile bir daha, bir daha yeniden ve yine yeniden dirilebileceğinin nişanesidir Nevroz.

Evet dünyanın birçok coğrafyasında ve bir çok kültürde kutlanan Nevroz aslında en çok “bizim” coğrafyalarda kutlanır ve belki de en çok bize yakışır. Tabiatın bir bütün olarak tekrar dirildiği bahar mevsiminde yeniden dirilmenin numunesidir adeta. Börtü böceğin, kuşun, ağacın, toprağın, tohumun, havanın, suyun bir kez daha el ele vererek yine yeniden ve yeni bir hayata adanmışlığın tecellisidir bahar.

Doğmanın, büyümenin, meyveye durmanın ve ölmenin her yıl tekrarının mizansenidir bahar ve bu tekrarı yâd etmenin, yeniden dirilip direnmenin heyecanıdır Nevroz. Tabiatın tekrar cuş-u hurûşa geldiği, kuş cıvıltılarının, yaprak hışırtılarının, su şırıltılarının senkronize olduğu senfoninin sesidir Nevroz.

Değil mi ki bu yeniden diriliş milyarlar adedince cansız varlığın milyarlarca kez bir tek bedende bir tek Can’a can olmanın yekvücut tezahürü ve tecellisidir. Değil mi ki bu yeniden diriliş, iman etmiş kalbi Musa’ca bir tatmine, düşünen aklı İbrahim’ce bir yâkine götürür ve değil mi ki bu diriliş görmeyen körlerin gözüne gözüne sokulan bir mucizedir. Musa’nın(as) cansız asası İbrahim’in(as) “evsiz” tasasını gidermiştir belki de bahar ile.

Değil mi ki Allah’ın yeryüzündeki tecellisinin ve yeniden dirilme vaadinin en mücessem halidir bahar. Ve yine değil mi ki Allah’a en yakın olanlardır muvahhidler. O halde bu bayramı en içten ve coşkuyla kutlayacak olanlar bizler olmalı değil miyiz?

Kawa’nın zalim krala başkaldırısını kutlamayı en çok biz hak etmiyor muyuz ey alnı secdede, gözü ufukta, gönlü mazlumda aklı zaferde olan muvahhid kardeşim. Bakmayın siz Kürd çocuklarının “beynini” her yıl başkaca zalim bir kralın “karayılan”larına yediren mankurtlara. “Beyinsiz” bıraktıkları kimi Kürd çocuklarını her yıl edindikleri yeni efendilerine altın tepside sunan sahte kahramanlar alıkoymamalı her baharda bir yeni diriliş muştusuna adanmış siz gerçek kahramanları.

Nevroz ile birlikte “baharın” gelişini en iyi gören, en iyi anlayan ve en çok coşan siz, yüreği başta Müslüman Kürd halkı olmak üzere tüm mazlum coğrafyalar için yanan muvahhid, mücahid kahraman Kürd gençleri; tarih kucağını açmış sizin yeniden dirilişinizi beklemektedir. Dağa, taşa, ateşe, zalime adak olarak sunulmuş Kürd gençliği başta olmak üzere tüm mazlumlar, sizlerin bir Kawa cesareti ile bir Selahaddin şecaatiyle tarih sahnesine atılmanızı bekliyor.

Milli sınırlarına adanıp diğer tüm “sınırlara” dadananlara dair ümidimiz tükenmiştir gayrı.

Tarih daima, “sınırlarla sınırlanmamış”, “menfaatlerle millileşmemiş” sınırsız, çıkarsız mazlumların sırtında yükselmiştir.

Ümit ediyorum ki bu yıl ki Nevroz bu yeniden dirilmenin daha da pekişeceği bir yıl olacaktır.

Nevroz pîroz be!