Aile, toplumun en küçük birimidir. Aile, güçlü olduğu oranda o toplum güçlüdür. Aile mefhumu ortadan kalkmış toplumlar yok olmaya mahkûmdur. Toplumun ihtiyacı olan güçlü fertler ancak sağlam ailelerde yetişir. Aile ortamı insanoğlu için ilk mekteptir. Burada elde edilen eğitim ve alışkanlıklar ferdin tüm hayatını etkiler. İslam dini aileye büyük önem vermiş, Allah`u Teâlâ müminlere İmran (Âl-i İmran) ve Hz İbrahim ailesini örnek göstermiş, Kur`an`da uzun uzadıya anlatmıştır.
Günümüzdeki ailelerin ekseriyeti anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailelerdir. Dede, nine, hala, amca ve diğer akrabalardan oluşan kalabalık aileler maalesef pek kalmadı. Bu durum aile yapısına büyük darbe vurmuş, yeni neslin yetişmesinde büyük kırılmalara sebebiyet vermiştir.
Bir ailede anne ve babanın görev ve sorumlulukları farklılık arz etmektedir. Dışarıyla ilgili görev ve sorumluluklar babanın omuzunda iken, iç işleyiş, çocukların bakımı, terbiyesi ise annenin omuzlarına yüklenmiştir. Bir aileyi ayakta tutan kadındır. Bir aile günlerce, aylarca erkeksiz kalabilirken, kadınsız bir gün dahi kalması sorun ve problemlere sebebiyet vermektedir. ‘Yuvayı dişi kuş yapar` sözü nesiller boyunca elde edilen tecrübenin sonucudur. Kadını her ne sebeple olursa olsun evinden, çocuklarından ayırmak, topluma yapılmış en büyük zulüm ve ihanettir. Toplumun temeline dinamit koymaktır. Annenin şefkatinden yoksun yetişen çocuk, maddi olarak yetişse de manevi boyutu eksik ve noksan kalacaktır. Hangi kreş, hangi bakıcı annenin ve şefkatinin yerini alabilir?
İslam düşmanlarının propaganda ve ifsad planları sonucu ‘iş kadını, çalışan kadın, özgür kadın` safsatalarıyla kadın, yuvasından koparıldı. Eşine, çocuklarına, ailesine severek yaptığı hizmet horlandı, aşağılık bir işmiş gibi gösterildi. Eşine, çocuğuna hizmet etmeyi kerih gösteren zihniyet, birkaç kuruş para için dışardaki alelade işleri kadına reva gördü. Kapitalist zulmün altında ezilmeyi, patronunun azarlamalarını, hakaretlerini ekonomik özgürlük diye sundu.
Mevcut hükümet, maddi alanda yaptığı atılım ve hizmetleri manevi alanda maalesef yapamamaktadır. Yaşlı olunca bakılmayan, yaşlı bakım evlerine mahkum edilen, sokağa atılan anne-babalara maaş bağlanmasıyla yaşlılarımız baştacı edildi. Torunlarına bakan ninelere bakıcı parası verilmesi gibi uygulamalar sevindirici olsa da kadını evine döndürecek, huzuru sağlayacak köklü adımlar atılmıyor. Kadının dışarda çalışması olabildiğince teşvik edilirken, maddi imkânsızlıklara rağmen dışarda çalışmayan anne, ha bire mağdur edilmektedir. Şartların zorlamasına rağmen evini, çocuğunu bırakmayan anne, adeta cezalandırılmaktadır. Doğum izninin artırılması, mesai içerisinde günlük süt izninin verilmesi gibi uygulamalarla dışarda çalışan kadın çocuk yapmaya teşvik edilirken evinde çocuğuna bakan anneye hiçbir teşvik ve yardım yapılmamaktadır. Çalışmaysa kadın evde de çalışıyor. Hem de çalışmaların en şereflisi, en hayırlısı ve en karlısını yapmaktadır.
Sokak kirlidir, karanlıktır. İnsi ve cinni şeytanların cirit attığı, her türlü günahın işlendiği yerlerdir. Kapitalist zihniyetler kurulan iş ortamlarında merhamet, acıma yoktur. Kadın hele hele anneye uygun mekanlar değildir. Maddi ve manevi anlamda bir toplumun yetişmesi, huzur ve mutluluk isteniyorsa kadın bir an önce evine, yuvasına, asli görevine döndürecek adımlar atılmalıdır.