Medine`de Evs ve Hazrec adında iki kabile vardı. Evs ve Hazrec, Müslüman olmadan önce birbirleriyle yıllarca savaşmış, birbirlerinin kanlarını dökmüşlerdi.  Her iki kabile de Müslüman olunca kardeş olmuşlar ve aralarındaki savaşlar son bulmuştu. Evs ve Hazreçten bir grup Müslüman, birbirleri ile sohbet ederken gören ve bu manzaradan hoşlanmayan Ş`as b. Kays adındaki azılı bir münafık, bunların arasını açmak ve onları yeniden kavgaya sürüklemek maksadıyla bir fesat planı tasarlamış ve planını gerçekleştirmek için de bir Yahudi gencini çağırarak orada oturup kardeşçe sohbet eden Müslümanlara, aralarında geçen eski savaşları hatırlatarak onları birbirine düşürmesini istemişti.

Genç, onun dediği şekilde hareket etti. İki kabile arasında daha önce geçmiş olan Buas harbinden söz açarak eski yaraları kurcaladı… Bunun üzerine iki kabileye mensup Müslümanlar eski günlerini hatırlayarak galeyana geldiler ve birbirlerine kırıcı sözler söylemeye başladılar. Nihayetinde her iki taraf, silahlarıyla birlikte Harre Meydanında buluşmak üzere harekete geçtiler.

Bu durumu haber alan Peygamber Efendimiz, bir grup ashabı ile birlikte hemen olay yerine geldi ve onlara şöyle hitap etti:

“Ey Müslümanlar Topluluğu!

Bu yaptığınız nedir? Allah sizi İslam ile hidayete erdirdikten ve sizi küfürden kurtarıp kardeş yaptıktan sonra yine küfre mi dönmek istiyorsunuz?”

Peygamberimizin bu nasihati üzerine kabileler, şeytanın oyununa geldiklerini ve düşmanlarının tuzağına düştüklerini anladılar. Silahlarını atıp birbirleri ile kucaklaştılar ve Peygamberimizle beraber oradan ayrıldılar. İbn Hişâm, es-Sîretü`n-Nebeviyye, II, 131-132. Thk. Nureddîn en-Nevfe. İkinci baskı, Beyrut, 2003.

Halep`te kadın ve çocukların feryatları arş-ı alayı inletiyor… Ekran ve haberler, Halep ve orada çekilen acılara kitlenmiş. Doğru-yanlış, her karede enkaz altında kalan bebeler, ümmete seslenen yetimler, dul kadınların ‘Neredesiniz ey ümmet, ey Müslümanlar…` feryatları…

Bir Müslüman olarak katliamı durduramamanın ve mazlumlara yardım edememenin vermiş olduğu psikolojiyle sağa sola saldırmalar, bu olaya müsebbib olan-olmayanlara hakaretler, küfürler, tehditler…

Bugün Müslümanlar arasındaki savaş ve fitneyi körükleme zamanı değil, var olan fitne ve çatışmaları sona erdirme günüdür. Dün, iki Müslüman kabilenin aralarındaki kin ve adaveti bırakıp kaynaşmalarını çekemeyenler; bugün onlarca Müslüman ülkenin olmasını, Müslüman sayısının iki milyarı bulmasını, birbiriyle dost olmasını, kardeşane kaynaşmasını, kendi ayakları üzerinde durmalarını hiç de çekemeyeceklerdir. Her köşe ve ekran başını Şa`s b. Kayslar kapmış, fitne ateşini olabildiğince yakmışlar ve yakmaya da devam edecekler. Maalesef bu münafıklara kanmış, ‘Ancak inananlar kardeştir` ilahi buyruğunu unutmuşçasına maalesef birbirimizi boğazlıyoruz.

Hz Muhammed (as)`ın takipçileri olarak bizlere düşen, akan Müslüman kanını durdurmak, Allah`ın buyruklarını hatırlatmak,  kâfir ve zalimlere karşı öfkeyle dolması gereken kalpleri Allah`ın kelamıyla sükûnete erdirmek, te`dip edilmesi, cezalandırılması gerekenleri cezalandırmak, kalplerde biriken öfke ve kini İslam düşmanlarına karşı yönlendirmek olmalıdır. 

Hâvâsıyla, avamıyla, âlimiyle, cahiliyle, lideriyle, idarecisiyle, yazar ve çizeriyle, kadın ve erkeğiyle… ‘Ey Müslümanlar Topluluğu! Bu yaptığınız nedir? Allah sizi İslam ile hidayete erdirdikten ve sizi küfürden kurtarıp kardeş yaptıktan sonra yine küfre mi dönmek istiyorsunuz` diye haykırmak olmalıdır…