Musul`un Işid`den kurtarılması için onlarca ülke Irak`a çıkarma yaptı. Tanklarıyla toplarıyla, uçaklarıyla gemileriyle, özel kuvvet ve komandolarıyla, basın ve medyasıyla on binlerce kilometre öteden koşa koşa geldiler.  Tek dertleri Işid`in bölgeden uzaklaştırılması imiş…

Işid kime karşı savaşıyor, kimleri öldürüyor, kimin topraklarını ele geçiriyor, kimin şehirlerini yıkıyor? Müslümanları öldürüyor, İslam`ın kadim şehirlerini yakıp yıkıyor, Mescid-i Dırar adı altında camileri patlatıyor. Onların geldiğini duyan Müslüman halklar çareyi yüzlerce kilometre öteye kaçmakta buluyor. İsrail,  Amerika, İngiltere, Rusya ve diğer emperyalistlerin İslam topraklarını işgal ederek kurdukları askeri üs ve ifsat merkezleri ise güven ve emniyet içinde ifsadatlarına devam ediyor...

Irak`a, Suriye`ye koşa koşa gelen, askeri harcamalar için bütçelerinin ağzını açan, büyük tehlike ve riskleri göze alan, askerlerinin ölümüyle iç kamuoyu önünde zor duruma düşen,  Amerika`nın başını çektiği bu leş kargaları, Müslümanları çok mu seviyorlar, kaşlarına, gözlerine mi hayranlar..?

Müslümanları bu kadar seviyorlarsa işte Gazze, işte Kudüs, işte Arakan, işte Halep! Oradaki mazlumların yardımına koşsunlar. Siyonist israil`e birkaç kelime söylesinler, Gazze`yi ablukadan kurtararak bu zulme karşı olduklarını haykırsınlar.

Ama bu emperyalistler Musul ve Musulluları çok seviyorlar. Işid`in tahakkümü altında kalmalarına gönülleri razı olmuyor, uykuları kaçıyor. Bunun için on binlerce kilometre öteden koşa koşa gelmişler, ölmeyi, öldürülmeyi göze alarak fedakârlıkta bulunuyorlar.

 …

Bu emperyalistlerin akan kanı durdurmak, Ümmet-i Muhammed`i, Saddam, Esed gibi diktatörlerden kurtarmak, Işid zihniyetini yok etmek gibi bir dertleri olmadı ve bundan sonra da olmayacak. Halep`te siviller ölmüş, çocuklar katledilmiş, mama, ilaç sıkıntısı çekiliyormuş, bunların umurunda değil. Bunların isteği yeni Kerbelalara zemin hazırlamak, günümüzün Hüseyinlerinin başını almak, Zeyneplerimizi mülteci kamplarında dünyaya reklam etmek, bebelerimizin cansız bedenlerinin sahillere vurması için topraklarımızdalar. Tek dertleri, elimizde-avucumuzda, yeraltında yerüstünde ne kadar zenginliğimiz varsa bunları almak; bunun karşılığında ellerimize silahlar tutuşturarak bizi birbirimize kırdırmaktır.  Bunun anlaşılması, kabul edilmesi ve gereğinin pratiğe geçirilmesi lazım.

Öyle sözler söyleyelim ki, öyle işler yapalım ki Allah ve Resulü razı olsun, gök ehli bizi alkışlasın, mazlum ve mustazaflar sevinsin bayram etsin. Bize bu zulüm ve katliamları reva gören zalim ve müstekbirler de şeytanlarıyla birlikte kinlerinden gebersinler…