İlahi vahiy, Mekke`ye indiği ilk andan itibaren Müslümanları Yahudi ve Yahudileşme tehlikesine karşı uyarmış, en çok yer verdiği kavim Yahudiler ve din olarak da Yahudilik olmuştur. İsrail oğullarından ve Yahudilik`ten bahseden ayet sayısı 712`dir. Bu azımsanmayacak bir rakamdır. 712 ayet Kur`an`ın yüzde onundan fazla bir orana tekabül etmektedir. Ki o dönem Mekke`de Yahudiler yoktu ve Yahudiler ne Arabistan`da ne de küresel manada büyük bir güç sahibi idiler.
Peygamberimiz aleyhisselam, Medine`de bulunan Yahudilere sürekli muhalif davranmış, bu muhalif davranma salt ibadi noktalarda değil, giyim kuşamda ve yaşamın her alanında kendini göstermiştir. Yahudilerin Aşura günü oruç tuttuklarını görünce şöyle buyurmuştur.
“Aşûra günü oruç tutun, fakat Yahudilere muhalefet edin. Ondan bir gün önce veya sonrayı da oruçlu geçirin.” (Müslim, Beyhaki, Ahmed Bin Hanbel)
Bu tutum Peygamber aleyhisselam dönemiyle sınırlı kalmamış onu takip eden Raşit halifeler döneminde de aynen devam ettirilmiştir.
İslam devletinin himaye ve hâkimiyetini kabul etmiş Hristiyan ve Yahudilerin de (Zımmi) farklı olmaları ve Müslümanlara benzememeleri için ayrı bir statüye tabi tutulmuşlardır. Zımmi olarak adlandırılan bu sınıfın elbiseleri ayrı, saç kesimleri ayrı, elbise kemerleri ayrı ve binek hayvanları için de eyerin kullanılmasına ve silah taşınmasına izin verilmemiştir.
Bütün bunların sıradan basit, zımmileri tahkir ve rencide etmek için olduğu düşünülmemelidir. Burada vahyin yüceliğini ve hikmetini görmekteyiz. Peygamber aleyhisselamın ilerde olabilecek tehlikelerden ümmetini nasıl korumayı hedeflediğini görmekteyiz. Taklit, bir alandaki takdir ve sevgi, bir alet veya eşyayı kullanmak beraberinde başka adımları da beraberinde getirmiştir. Aynı elbiseyi giymek, aynı renkleri tercih etmek o dönemlerde anlaşılmıyor olabilirdi, ama bugün bunu daha iyi anlamaktayız. Her taklit, ümmet cephesinde açılmış bir gedik ve düşmanın içimize gönderdiği bir ajandır. Her fikir, din ve ideoloji kendi kültürünü, giyim tarzını, yemek zevkini, aile hayatını, şehircilik anlayışını, dostluk-düşmanlık kıstasını, akrabalık ilişkilerini oluşturur. Başkası gibi giyinen, gezen, tüketen şahıs zamanla onlar gibi düşünmeye de başlar.
Günümüzde insanlığın yemek zevkini, giyim tarzını, ev düzenini, iş hayatını, şehirlerin inşasını, ne düşüneceğini belirleyen bir üst akıl var. Dünyanın neresine giderseniz gidin yeni şeyleri görür ve duyarsınız. İstanbul`da, Kahire`de, New York`ta, Paris`te, Tahran`da, Şam`da, Köln`de, Çin`de Japonya`da, Endonezya`da… Bir markete girin üç aşağı beş yukarı aynı tarz yiyecek ve markaları görürsünüz. Bir giyim mağazasına gidin aynı tarz dikilmiş elbiseleri görürsünüz. Evlere gidin aynı tarz evleri ve mimarileri görürsünüz. Elektronik mağazalarına girin aynı markaları görürsünüz. İzledikleri filmlere bakarsanız aynı filmleri izlediklerini görürsünüz. Konuşursanız aynı düşüncelerle karşılaşacaksınız. Arabı, Kürdü, Türkü, Farsı, Avrupalısı, Amerikalısı, Çinlisi takım elbise giyer, hamburger yer, kola içer, Hollywood filmleri izler, aynı spor takımlarını tutar, kulağında kulaklıkla arabada, metroda aynı müziği dinler, aynı kitapları okur… Hâlbuki bu insanlar farklı dinlerden, dillerden, ırklardan ve kültürlerden olmasına rağmen nasıl böyle olabiliyor? İşte buradaki üst aklı iyi görmek lazım... Bu üst akıl Yahudi aklıdır. Tüm insanlığı eline almış istediği gibi şekil veriyor. Giyimini-kuşamını, yemek zevkini, aile hayatını, tüketim tarzını, mutfağını, yatak odasını ve en sonunda düşüncesini farkında olsun olmasın belirliyor.
Verilen ve alınan her şey bir paket halindedir. Bir cep telefonu alındığında sadece bir makine alınmıyor. Bir cep telefonunu almakla mesaj, facebook, twitter de hayatımıza giriyor. Bunları kullanmakla sohbet, karşılıklı konuşma, ziyaretler azalmaya ve her şey sanalleşmeye başlıyor. Farklı yerlerdeki insanlar ve cinslerle tanışmalar, arkadaşlıklar, aile mahremiyetinin ortadan kalkması, ahlaki yozlaşmalar ve boşanmalar birbirini takip etmeye başlıyor. Ülkemizde yapılan bir araştırmada boşanmaların en büyük sebebinin sosyal medya olduğu tespit edilmiştir.
Vahyin ve Peygamber aleyhisselamın Yahudilere muhalif davranılmasının hikmeti budur. Giyim, kuşam, saç tipiyle olan benzerlik ve sevgi zamanla ameli, ahlâki ve akidevi benzerliği dönüşmesin. Müslümanlar olarak, hikmet bizim yitik malımızdır, nerde bulsak alırız ama kendimize uyarlayarak, balın içindeki zehrin farkına vararak almalıyız…
Ve en önemlisi hikmeti başkalarında arayanlar değil, kendi dinimiz ve tarihimizde arayarak insanlığa hikmet dağıtan imam ümmet olmakla mükellefiz ve olmak zorundayız…