Savaş, sonuçları itibariyle toplumların hayatında ekonomik, sosyolojik ve psikolojik her alanda büyük yıkım, tahribat ve travmalara neden olur. Savaş ve çatışmaların maddi sonuçları telafi edilebilse de sosyal-psikolojik diyebileceğimiz sonuçları hemen ortadan kaldırılamaz ve birkaç nesil boyunca devam eder. O halkın sözlü ve yazılı edebiyatlarına konu olur, kültür ve ananelerine nüfuz ederek sonraki nesillerin belleklerinde ve hafızalarında acı bir yer tutar.
“…Gerçekten hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orasını bozguna uğratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve aşağılık kılarlar; işte onlar, böyle yaparlar.” (Neml: 34)
Galip gelenler o yöre halkının ellerindeki yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan eder, bulundukları makam ve mevkilerden alaşağı ederler. O beldede cinayet ve katliamlar artık sıradanlaşır, namus ve iffet mefhumu ortadan kalkar. Can, mal ve namus emniyeti artık yoktur. Amerika tarafından işgal edilen Irak`ın petrollerinin talan edilmesi, milyonlarca insanın ölümü ve muhacir hale gelmesi, Ebu Gureyb gibi insanlık dışı muamelelerin sergilendiği mekanlar, kaos ve çatışma ortamının halen devam etmesi ayetin bahsetmiş olduğu bozgun, hor ve aşağılık kılmanın canlı bir tefsiridir. Bu durum işgal edilmiş tüm beldeler ve toplumlar için geçerlidir. Birkaç yıl önce evlerinde, köylerinde, şehirlerinde belirli bir prestij ve konuma sahip olan Suriye halkından nice insan, bugün bozguna uğramış, onur ve izzetini kaybetmiş bir şekilde mülteci kamplarında muhacerat hayatını yaşamakta. Kadın ve bebeleri Ege ve Akdeniz`in soğuk sularında can vermekte, cesetleri sahipsiz bir şekilde sahillere vurmaktadır. Ahlâki yozlaşmanın neleri götüreceği, nasıl sonuçlar doğuracağını şimdiden kestirmek mümkün değil.
Pkk`nın Sur, Cizre ve Silopi gibi yerlerde uygulamış olduğu çukur siyaseti; var olan acı ve mağduriyetlere yeni acı ve mağduriyetler eklemeye devam etmektedir. Şuanda olayın sadece maddi sonuçları konuşulmakta, olabilecek sosyolojik ve psikolojik yönleri konuşulmamakta veya henüz farkına varılabilmiş değil. Devletin Kürt bölgelerinde uygulamış olduğu, inkâr, asimilasyon ve imha politikalarının doğurmuş olduğu Pkk ve sonuçlarını yıllar sonra ancak konuşabildik ve tartışabildik. Hâlihazırda ödenen bedeller yıllar önceki yanlışların faturasıdır. Şuanki durumun sonuçlarını da maalesef yıllar sonra ancak konuşabilecek ve tartışabileceğiz.
Pkk`nın çukur siyasetinden kaçarak Siirt`e bir yakınının yanına sığınmak zorunda kalmış bir şahsın yaşadığı durum olabilecek travmaların bir habercisi niteliğindedir. Ailece Hdp`ye oy vermiş ve onları savunan bir şahış, çukur siyasetinden dolayı işyerini kaybetmiş, yüzbinlerce lira borçlanmış ve ödeyemez duruma gelmiş. Evi Pkk tarafından mevzi olarak kullanılarak talan edilmiş. Bu şahıs canını zor bela kurtararak Siirt`teki bir yakının yanına ailece sığınmak zorunda kalmış. Evini, işini kaybederek mülteci durumuna düşmek bir insan ve Kürt için kabullenmesi zor bir durum. Sonuçta akli dengesini kaybetmiş. Eline aldığı bir çiviyle ‘buraya mayın yerleştirilmiş` diyerek göbeğinin etrafını delmeye ve parçalamaya başlamış.
Bu olay sadece benim duyduğum. Allah bilir bu olay gibi nice olaylar vuku bulmuş veya bulacaktır. Sokaklara, evlere, okullara tonluk patlayıcılar yerleştirilip patlatılmakta, en ağır silah olarak tabir edilen tank ve toplar meskûn mahallerde kullanılmakta, evler ve okullar yakılıp yıkılmaktadır. Bebek ve çocuk cesetleri vücut bütünlüğünü kaybetmiş halde sergilenmektedir. Cesetler sokak ortasında günlerce beklemekte, yaralı ve hastalar hastaneye ulaşamamakta, bomba ve silah sesleri altında aylarca süren sokağa çıkma yasakları devam etmektedir. Çocuklar, kadınlar olan biteni izlemiyor bizzat yaşıyor. Büyük emek ve özveriyle elde edilen ömrün sermayesi bir anda kaybedilmekte.
Allah`u Teâlâ çekilen bu sıkıntı ve acıları yeni acıların değil, hakkın ve adaletin hâkim olacağı günlere kalbeylesin. Kürtlerin ve ümmetin tüm halklarının kurtuluşu için kutlu doğum sancıları eylesin.