Ülke gündemi ve dünya gündemi hızla değişiyor, değiştiriliyor. Bir olayın neden ve sonuçları tam anlamıyla sağlıklı ve sıhhatli değerlendirilemeden başka bir olay bomba misali patlatılıyor. Böylece bir olay bir diğerini takip ediyor. Tabi perde arkasında oyun kurucu olan güçler toplumları istediği gibi yönlendiriyor, topraklar işgal edilmeden zihinler, beyinler işgal ve tutsak ediliyor. Toplumlara neyi vermek, neyi ne kadar görmeleri isteniyorsa o kadarı veriliyor, o kadarı gösteriliyor.

 

Ülkede seçim sonuçları sağlıklı analiz edilmeden Diyarbakır`da yaptığı hayırlı çalışmalarla adını duyuran Yeni İhya Der Başkanı Aytaç Baran, güpegündüz cadde ortasında alçakça şehit edildi. Bu olay daha sıcak iken Suriye`deki Tel Abyad`ın PKK`nın Suriye kolu olan pyd`nin eline geçtiği haber ve görüntüleri basına servis edildi. Bu haberlerle birlikte Türkiye tarafına büyük bir göç dalgası başladı. Bu konuşulurken Mısır`ın seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve arkadaşlarına Batı güdümlü Sisi mahkemelerince idam cezası verildi. Basın ve medya bu konuyu işlerken neredeyse yarım asır Müslümanların enerji ve zamanını çalan ve heba eden Süleyman Demirel`in öldüğü haberi gündemi belirledi. Yedi defa şapkasını alıp sekiz defa gelen Süleyman, bir daha dönmemek üzere gitti. Öyle bir gidiş ki ne şapkasını yanına alabilecek ne de düştüğünde kendini altına atan korumalarını… O ve amelleri ile baş başa. Zuntikam ve Kahhar olan Allah ondan hesap soracak, şerefli meleklerin kaydettikleri delil olarak önüne konulacak, kendisine gösterilecek. Çok çetin bir hesap olacak…

Bu haberlere ve oluşturmuş olduğu gündeme bakıldığında Müslümanların yararına olacak, Müslümanları harekete geçirecek, dertlerine derman olacak tek bir haber ve gündem yok. Siyonist işgal atında kendisini özgürleştirecek Selahattinlerin yolunu gözetleyen Kudüs`ten, Mescid-i Aksa`dan konuşan, bahseden kimse yok. 

Ambargo ve Siyonist zulüm altında kendi kaderine terk edilmiş, yalnızlaştırılmış Gazze`ye selam veren yok. Gazzelilere ‘kardeş, aç mısın, tok musun, bir derdin var mı` diye soran yok.  Ümmetin hali, gidişatı kimseyi ilgilendirmiyor. Bizlere ne oluyor, niçin bu haldeyiz, niçin birbirimizin kanını dökmekten bu kadar haz alıyoruz, diyen yok. Irak`ta, Suriye`de, Arakan ve Myanmar`da akan Müslüman kanı kimseyi endişelendirmiyor, Müslümanları ve liderlerini harekete geçirmiyor, dünya ve ahiretleri için maalesef tedirgin etmiyor. Var olan katliam ve ölümler, istastiki bir bilgiden öteye geçmiyor, hava durumu haberleri kadar ilgi görmüyor maalesef.

Bu kadar fitne, fesat, günah ve haram arasında cedelleşirken, egomuza ve nefsimize karşı zayıflamış-teslim olmuşken;  Rahman`ın bir rahmeti olarak Ramazan imdadımıza yetişti.

Ramazan; bereket, mağfiret, rahmet, arınma, yükselme ve Kur`an ayı…

Ramazan; fakirlerin gözetildiği, şeytan ve nefislerin prangaya vurulduğu, cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapatıldığı ay...

Ramazan; küskünlükler ve dargınlıkların sona erdirilip kardeşliğin pekiştirildiği, ümmet olma şuuruyla kalpler ve gönüllerin hemhal olduğu ay…

‘Ey iman edenler, oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de korunasınız diye farz kılındı.` (Bakara: 183)

‘Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur`an onda indirilmiştir…` (Bakara: 185)

Müslüman birey ve ümmet olarak nefsimize karşı, dünyanın dört bir tarafında kanlarımızı akıtan zalimlere karşı birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz; Ramazanın rahmetinden istifade etme, iliklerimize kadar hissetmemizle ancak mümkündür. Hak ve batılı birbirinden ayıran Kur`an`ı okumak, anlamak ve hayatımızın her alanında pratize etmekle mümkündür.

Ramazanın hayır ve bereketinden istifade etmeyen, edemeyen birey ve toplumlar gerçek manada bayramlara ulaşamaz. Kendi aralarındaki ihtilafları sona erdirip düşmana karşı yekvücut duramaz.  

Allahu Teâlâ bizleri Ramazan`dan hakkıyla istifade etmeyi, eksik ve noksanlıklarımızı gidermeyi, var olan güzel hasletlerimizi kemale erdirmeyi, arınmış, Rahmana yaklaşmış bir birey ve ümmet olarak Bayrama ulaşmayı nasip etsin.