Siyonist israil, Mısır`da devam eden kalıcı ateşkesten çekilerek tıynetinin gereği olarak caniliğine başladı. Sözde kalıcı ateşkes görüşmeleri ama gerçekte ise Mısır`ın kontrolünde direnişin silahsızlandırılması ve israile boyun eğdirmekten başka anlam ifade etmeyen bu tiyatro da sona ermiş oldu. israil masadan çekilir çekilmez bir bahane ile Gazze`ye tekrar saldırdı. Kara harekâtı ve kalıcı ateşkes görüşmelerinin istediği gibi sonuçlanmamasının acısını her zaman olduğu gibi kadın ve çocuklardan almaya çalıştı ve çalışıyor.
Ama bu kez farklı bir yolla. İzzeddin el Kassam komutanı Muhammed Deif`in eşi ve iki çocuğunu, direnişin üç komutanını da katlederek kendince direnişin sinirleriyle oynamaya ve direnişe diz çöktürmeye çalışıyor. Hâlbuki Filistin direniş tarihi; sürgün, zindan, muhaceret ve şehitlerle doludur.
Muhaceret, sürgün, hapis, zindan, ambargo ve şehadetle tanışmayan bir Filistinli, direnişin içerisinde olup ta zindana girmeyen, bir yakınını veya arkadaşını şehit vermeyen tek bir mücahit yok. Siyonist rejimin kurulmasıyla 70 yıldır milyonlarca Filistinli evlerinden, barklarından çıkartılarak sürgüne gönderildi. Sürgünlerde doğan; acı, zulüm ve vatan hasretiyle yanıp tutuşan çocuklar baba, babalar dede oldu. Direnişe öncülük edenler sürgünlerde doğdu, zindanlarda yetişti, siyonizmin zulüm çarkından geçerek bugünlere geldiler. Son saldırıda eşi ve çocuklarını kaybeden Muhammed Deif de bu sürgün ve acı çocuklarından biri olarak 1965 yılında Han Yunus mülteci kampında dünyaya geldi. 16 ay israil zindanlarında kaldı ve güvenlik nedeniyle yıllardır yeraltında yaşamaya mecbur kalmış. Görüşebildiği insan sayısı bir parmak sayısı kadar az.
Liderlerini üstü üste şehit vermiş ve buna rağmen başarı trendini sürekli yükseltebilmiş ender hareketlerden biridir Filistin direnişi. Yahya Ayyaş, Fethi Şikaki, Ebu Şenneb, Şeyh Ahmet Yasin, Aziz Rantisi sadece bunlardan birkaçı. Şehit olan her liderin arkasından yenisi geldi. Taviz verilmeden direnişin yoluna bağlı kanılarak mücadeleye devam edildi.
Dünyada hatta tarihte kabinesinde ‘Esir ve Tutuklular Bakanı` adında bakanlık bulunan ender belki de tek kabinedir Filistin Bakanlar Kurulu. Zindanlar hiçbir zaman mahzun olmadı. Sürekli on binlerce Yusufilerle doldu taştı. Yusufiler arasında yaşlı, kadın, genç kız, çocuk, bebek, hatta dünyaya gözlerini zindanda açanlar oldu. Tüm baskı ve zulme rağmen zindanlar Yusuflarını ilmen, ruhen ve madden ilerletti, geriletmedi. Direnişin motor gücü olmaya devam etti.
Tokluk gibi açlıkla dost ve kardeş oldu Filistin halkı. Yerine göre elektriksiz, yerine göre ekmeksiz, yerine göre tedavi edilemediklerinden dolayı en yakınlarını toprağın bağrına teslim ettiler ama siyonizme, zulme, ihanete asla teslim olmadılar.
Ümmet; onları yalnız bıraktı, unuttu, yardım etmesi gereken Arap liderler ihanet ettiler, siyonizmin acımasız savaş gücü karşısında yardımsız tek başlarına bıraktılar. Ama onlar yılmadı, Allah`ın kendilerini terk etmediğinin farkındaydılar, O`na dayandılar, kendi imkân ve olanaklarıyla çalıştılar, düşmana ölümcül darbeler indirdiler. Düşmana vurdukları her darbeyle ümmeti uyandırdılar, dirilttiler, ümmetin yüz akı oldular.
Gazze`ye yapılan son saldırıyla siyonist israil, tam bir çıkmaza girmiştir. Savaş ve ölümden korkmayan, savaşmayı ve ölmeyi bilen, her yıkım ve ölümle dirilen insanlarla karşı karşıyadır. Yakma, yıkma, kadın ve çocuk öldürerek artık istediğini kabul ettiremiyor. Tehditlerine karşılık teslimiyet içeren eman sesleri değil, tehdit ve meydan okumalarla karşılık veriliyor.
Savaştaki korkaklığını Sisi gibi hainler olsa da artık telafi edemiyor. Ya savaşacak -ki savaşması yeni asker kayıpları demek- ya da yenilgiyi kabul edecek. Gazze yenilgisinin sınırlı kalmayacağını gayet iyi biliyor. Gazze yenilgisinin Batı Şeria, Hayfa ve Kudüs`ün özgürlüğüne giden kilometre taşlarının ilki olacağını bilecek kadar zekidir israil.
Allah u Teâlâ şehitlerimizin şehadetini kabul etsin, rahmetiyle onlara muamele etsin, bu şehit kanlarının bereketiyle ümmetin uyanışını, Kudüs`ün özgürlüğünü bizlere nasip eylesin.