Peygamberler ve İslam davetçileri gönderildikleri toplumu Allah`a davet, cehennem azabıyla korkutma, cennetle müjdeleme görevlerini ifa ettikleri gibi dünyevi sorun ve problemlerine de çözüm üretmiş ve pratikte bunu somut olarak göstermişlerdir. Hiçbir Resul ve davetçi “Benim görevim sizlere uhrevi kurtuluşu sağlamaktır, dünyevi problem ve sıkıntılarınız beni ilgilendirmez” dememiştir. İnsanların hem uhrevi, hem de dünyevi kurtuluş ve saadetleri için çalışmışlardır. Dünya ve ahreti bir bütün olarak görmüşlerdir.
Bilim ve teknolojinin, sanatın, modern hayatın şu anki seviyeye gelmesinde Peygamberlerin ve hak davetçilerinin katkı ve çalışmaları inkâr edilemez. Hz. Davut demircilikte, Hz. İdris terzilikte, Hz. Nuh gemicilikte, Hz. İsa hastaları iyileştirmede, Hz. Zekeriya marangozculukta bilim ve teknolojiye katkı sunmuş, ilham kaynağı olmuşlardır. Her peygamber, çağlarının ortam ve ihtiyaçlarına göre gösterdiği mucizelerle insanoğlunun ufkunu açmıştır. Hz. Zülkarneyn; söz dinlemeyen, bozguncu Yecüc ve Mecüc kavmini iki dağın arasına demir ve bakırla kapatarak insanları onlardan kurtarmıştır. Hz.Yusuf (a.s) kendisine verilen bilgi ve hikmeti kullanarak Mısır hükümdarından kendisini vezir yapmasını istemiştir. Vezir olan Hz. Yusuf; sadece Mısır`ı değil ta Kenan bölgesine kadar kuraklıktan etkilenen insanları açlığın pençesinden kurtarmıştır. İnsanları kuraklıktan kurtararak iman etmelerini ve Hakkın Mısır`a hâkim olmasını sağlamıştır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed,(as) gerek risaletinden önce gerek risaletinden sonra davetinin her aşamasında eminliği, dürüstlüğü, sosyal, ekonomik sorun ve problemlere getirdiği çözümlerle insanların gönüllerini fethetmiştir. Risaletinden önce Hülful Fudul`a katılmış, Hacer`ül Esved`in yerine konulmasında getirdiği adil çözümde büyük bir çatışmayı önlemiştir.
Medine`ye hicret ettikten sonra ilk iş olarak Mescid-i Nebevi`yi inşa etmiş ve Müslümanların dünyevi sıkıntılarını gidermeye çalışmıştır. Ensar ve Muhacir arasında ‘Kardeşlik Akdi`ni yürürlüğe koymuş, Müslümanlar için boş olan bir araziyi pazar yeri olarak belirleyerek şöyle buyurmuştur; “Sizin çarşınız, pazarınız burasıdır. Şurasında hiçbir şey kısılmaz ve buraya vergi de salınmaz.” Yine su sıkıntısı çeken Müslümanları bu dertten kurtarmak için “Rume kuyusunu kim açarsa ona cennet vardır” diyerek bir Yahudiye ait olan bu kuyunun Hz. Osman tarafından yirmi bin dirheme satın alınarak genel istifadeye sunulmasını sağlamıştır. İnsanların dertleriyle dertlenmiş, bunu tavsiye etmiş, Müslüman olmanın şartlarından saymıştır. “Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir. Bir kavmin efendisi, onlara hizmet edendir” sözleri birer düstur olarak Müslümanlar arasında hayat bulmuştur.
Hizmet çıtasının yükseldiği günümüzden İslam davetçileri toplumlarının sorun ve problemlerine duyarsız, ilgisiz, bigâne kalamazlar ve kalmamalıdırlar. Toplumların sosyal problemlerine, işsizlik, trafik, şehircilik, sağlık, eğitim, ulaşım ve diğer olanlarda kendilerine özgü plan ve projeler üretmeli, uygulamaya koymalıdırlar. Müslümanlar bunu yaptıkları oranda halkın güvenini kazanacak, umutları ve istikballeri olacaklardır. Sadece kendi toplumlarında değil dünya genelinde iktidar ve halkı arkalarında sürükleyen lokomotifler olacaklardır. Halkın sorunlarını çözen, sıkıntılarını gideren ona hâkim olur, hizmet sunan, hizmet edilenin efendisi olur, kuralı geçmişte işlediği gibi günümüzde ve gelecekte de aynen işleyecektir.