Siyonistler üç  çeyrek asırdır Kudüs ve Mescid-İ Aksayı adım adım Yahudileştirme çabalarına durmadan devem etmekte, bu şeytani planlarına her gün bir yenisini eklemekteler. Filistin ve Kudüs`teki Müslüman nüfusu, Mescid-i Aksa ve Müslümanlara ait diğer cami ve eserleri işgale ve buraların Yahudileştirilmesine engel olarak görmekteler.

Bu engelleri ortadan kaldırmak için de aleyhlerine olan demografik yapıyı zorla değiştirmek,  Mescid-i Aksa başta olmak üzere cami ve Müslümanlara ait eserleri yakmak ve yıkmak,  içinde ve çevresinde oturan Müslümanları buradan uzaklaştırmak,  Müslümanların korumasından mahrum kalan mekânların işgal edilmesini kendilerine amaç edinmişlerdir.  

 Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir zorbalıkla asırlardır Filistin topraklarının asil sahibi olan Müslümanları ev ve topraklarından zorla çıkarma, direnenleri vahşice öldürme, zindanlara doldurma gibi yöntemlerle bölgenin demografik yapısıyla oynanıyor. Katlettikleri, evlerinden zorla çıkardıkları Filistinlilerin evlerine birkaç saat sonra gidip yerleşmekte arazi ve tarım alanlarına da el koyarak istedikleri gibi kullanmaktalar. Dünyadaki toplam Filistinli nüfusu 12 milyonu aşarken bunun 5,6 milyonu kendi toprakları dışında mülteci olarak sürgünde yaşamaktadır. Ki bu Filistin nüfusunun yarısına ve dünyadaki her dört mülteciden birinin Filistinli mülteci olduğu anlamına gelmektedir. Bu mültecilerin hepsi evleri, tarlaları ve yurtları ellerinden alınarak zorla göçe zorlanan Filistinlilerdir. 1948 Filistin İslami Hareketinden Kemal Hatip, işgalin ne kadar pervasız ve zorba olduğunu şu örnekle ifade etmektedir: ‘Kudüs de Müslüman hiçbir aile komşusuna, akrabasına veya gezmeye hep beraber gitmez. İlla ki aile fertlerinden birkaç kişi nöbetçi olarak evde kalır. Hepsi bir anda evden ayrılırlarsa hemen Siyonistler gelip eve giriyor ve evi işgal ediyorlar.`

Düşünsenize atadan, babadan size intikal eden ve ailece oturduğunuz yuvanız bir komşu ziyaretinden dönerken bakıyorsunuzki Yahudiler gelip evinize yerleşmiş ve sizi evinizden kovuyor. İşin vahim boyutu başvuracağınız hiçbir merci de yok. Polis, asker, mahkeme bunu onaylıyor ve yardımcı oluyor.

Müslüman nüfus kutsal mekânların doğal koruyucularıdır. Bunun farkında olan Siyonistler Mescid-i Aksa etrafındaki Müslüman tacir ve esnafın iflas etmesi için ellerinden geleni yapmakta, maddi imkânların olmamasından dolayı eskiyen ve yıkılmaya yüz tutan evlerde yaşayan Müslümanlar da buralardan göç etmek zorunda kalıyorlar. Bunun yanında Mescid-i Aksa`yı 40 yaşın altındaki Müslümanların ibadet etmesine engel olmak,  Filistin içinden ve dışardan gelen ziyaretçileri men etmek, Mescid-i Aksa içerisinde devam eden ders halkalarının oluşmasına engel olarak, Aksa`yı koruyucuları olan Müslümanlardan izole etmeye çalışıyorlar. Bu şeytani planın farkında olan Müslümanlar, ani bir işgale karşı sürekli nöbet tutuyor, ders halkaları oluşturuyor, oradaki esnafın ayakta kalması için gelen ziyaretçiler yüksek meblağlarda alış-veriş yapmaktlar. Mescid-i Aksa`nın doğal bir biçimde yıkılması için de yıllardır Süleymanın mabedini bulma ve arkeolojik kazılar adı altında Mescid-i Aksa`nın altı oyuluyor.

Kudüs`teki Müslüman ve Hristiyanlara ait ibedethanelerin koruma ve yönetimi 1925 yılında yapılmış anlaşma gereği Ürdün Evkaf Bakanlığına bağlıdır. Halen Mescid-i Aksa`nın imamını Ürdün Evkaf Bakanlığı atamaktadır. Siyonist rejim, Mısırdaki Meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`ye yönelik askeri darbenin olması, Suriye`deki iç savaş, Türkiye`deki paralel yapı ile hükümet arasındaki mücadeleyi fırsat bilerek, Ürdün`ün elindeki bu hakkı elinden almak ve Mescid-i Aksa üzerindeki hâkimiyetini artırmak için israil parlamentosunda bir oturum düzenlenmesi teklif edildi. Bunun üzerine Arap Birliği Kahire`de olağanüstü toplandı. Ürdün parlamentosu Amman`daki Siyonist büyükelçiyi geri göndererek kendi elçisini Telaviv`den çekme kararı aldı.

Bu kararlar olumlu olmakla birlikte maalesef Arap Birliği, kral ve yöneticileri samimi değiller. İşgalin sona ermesi için gereken adımları atmaktan uzak göstermelik kararlar ve tepkiler ortaya konmaktadır. Ki olağanüstü toplanan Arap Birliği, Amerika, AB, İngiltere ve Rusya`ya çağrı yapmaktan öteye gidemedi. Toplantının yapıldığı saatlerde Muhammed Mursi döneminde Mısır Evkaf Bakanlığı bünyesinde kurulan Kudüs Komitesi, darbeci Sisi tarafından feshedildi. Gerekçe olarak da Hamas`a hizmet etmekten başka bir şey yapmıyormuş. Bir hafta sonra da Mısır`daki Hamas büroları kapatıldı. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu… Kudüs`ün işgalden kurtarılmasını isteyeceksin, diğer taraftan işgalin sona ermesi için mücadele eden, büyük bedeller ödeyen Hamas`a düşman olacaksın.

Amerika ve İngiltere`den medet beklemek de ancak ikiyüzlü kralların işi olur. İsraili kuran, destekleyen, Amerika ve İngiltere değil mi?

Geriye tek seçenek kalıyor.  Kudüs`ün içinde, yanında, komşusu olan Filistin, Ürdün ve diğer Müslüman halkların Siyonizm ve kendi içlerindeki işbirlikçileriyle mücadelesi.

Kudüs ve Aksa için mücadele edenlere selam olsun.