5 Kasım’da ABD başkanlık seçimleri yapılarak 4 yıl boyunca ülkeyi idare edecek kişi seçildi.

Cumhuriyetçi Trump, Demokrat Kamala Harris’e fark atarak 2. kez başkanlık koltuğuna oturdu.

Yasalar gereği ancak 75 gün sonra yani 20 Ocak’ta görevi devralabilecek…

Dünyanın süper gücü olması hasebiyle başkanlık seçimleri sadece ABD’de değil bütün dünyada ilgiyle izleniyor, analiz ve çıkarsamalar yapılıyor.

Trump gelse ne olur, Kamala gelse ne olur?

Gazze’ye, Kudüs’e, Türkiye’ye, İslam coğrafyasına ne gibi etkileri olur? …

Şahıslardan ziyade ABD sistemini sorgulamak lazım. ABD sistemi işbaşına gelen başkanların değişimine ne kadar müsait?

Başkan, neleri değiştirebilir, neleri değiştiremez? …

ABD sistemini değiştirmeyi amaçlayan, açık ifadeyle sisteme düşman ve muhalif biri ABD başkanı olabilir mi?

Sistem, kendisine muhalif ve düşman olan birisinin başkan olmasına izin verir mi?

ABD, bir şirket gibi işlemektedir. Sistem çok sağlam ve köklüdür.

Geçmiş tecrübelerde de görüldüğü gibi gelen kim olursa olsun…

İster cumhuriyetçi, ister demokrat…

İster beyaz ister siyah…

İster Hristiyan ister Yahudi, isterse Hüseyin Barack Obama gibi ismi Müslüman ismi olsun…

Bütün başkanlar var olan sistemi yürütmek ve sisteme uymak zorundadırlar.

Bütün iç ve dış politikalarında ABD’nin emperyalist menfaat ve çıkarlarını yürütmek zorundadırlar.

Hele hele Müslümanlar ve Kudüs ile ilgili politikalarında hiçbir değişiklik olmaz, olamaz.

Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de her iki aday da siyonit israile hizmet etme yarışına girdiler.

İşte Gazze’deki katliam ve soykırım Demokrat Biden döneminde başladı. ABD bütün imkân ve olanaklarıyla sınırsız bir şekilde siyonist rejimi destekledi.

Trump, başkan olmadığı halde Netanyahu’ya ‘neden nükleer silah kullanmıyorsun’ çağrısında bulundu.

Trump, ilk başkanlık döneminde yönetimdeki bütün ekibini Yahudi ya da siyonist yanlısı olanlardan seçti.

Trump, 23 Ekim 1995'te 104. ABD Kongresi tarafından kabul edilen, Clinton, Bush ve Obama’nın imzalamadığı ve Kudüs'ü "israilin başkenti" olarak tanıdığı kararı 6 Aralık 2027’de imzaladı. 

Birkaç ay sonra tam da siyonist devletin ilan edildiği gün olan 14 Mayıs 2018’de ABD'nin Tel Aviv'deki büyükelçiliği törenle işgal altındaki Kudüs'e taşındı.

Bu karardan cesaret alan siyonist israil, 3 hafta sonra "israilin başkenti birleşik Kudüs'ün topraklarında konut inşa etme" adı altında 300 bin yeni konut planını açıkladı.

Bunlarla yetinmeyen Trump,

...

İşte Trump’ın geçmişteki cürümleri..

Bu Trump’tan ne Müslümanlara ne Kudüs ve Gazze’ye ne dünyaya ne de insanlığa bir hayır ve menfaat dokunamaz.

Ha Biden, ha Trump, ha Kamala.. aralarındaki tek fark isim ve renkleridir. Politikaları birbirinin aynısı, tıpkısı ve benzeridir.

Çare ve çözüm, Müslümanların birlik ve beraberliği, Kudüs etrafında kenetlenerek ABD ve bütün işgalci emperyalistlere karşı mücadele etmeleridir.