HAMAS’in lideri büyük komutan ve mücahit Yahya Sinvar, Gazze’nin Han Yunus bölgesinde siyonist işgal rejimi askerleriyle girdiği çatışmada şehid oldu.

Allah Şehadetini kabul etsin.

Ailesi, HAMAS hareketi ve ümmete tebrik ve taziyelerimizi iletiyoruz.

Bu şehadetin, HAMAS hareketine ve siyonist işgal rejimine yansıma ve sonuçları olacaktır.

Şehitlik makamı, Peygamberlerin dahi arzuladığı bir makamdır.

Şehit, en büyük arzusunun şehit olduğunu her daim haykırıyordu. Bunu da öyle laf olsun diye değil sahada gereğini yapıyordu.

Allah da onun dileğini kabul etti ve onu bu makama yükseltti.

Hem de düşmanla son nefesine kadar savaşarak saatlerce kıt imkanlarla kahramanca, yiğitçe çarpışa çarpışa şehadete ulaştı.

Mücadele ve şehadetiyle, kanıyla; yiğitliğin, kahramanlığın kitabını yazdı.

Katil Netanyahu’nun yerinde mi yoksa Sinvar’ın yerinde mi olmak istersiniz diye bir anket yapılsa, inanıyorum ki Sinvar’ın yerinde olmak isteyenler çoğunlukta olur.

HAMAS hareketi açısından, liderini ve önemli bir figürünü kaybetse de bu bir yok oluş, yenilgi değildir.

HAMAS, liderleri şehit olan bir harekettir. Şu ana kadar bir istisna dışında bir numaralı bütün liderleri şehit oldu. Şeyh Ahmet Yasin, Abdulaziz Rantisi, İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar… Halid Meş’al de suikasta uğradı ama Allah takdir etmedi.

Dost-düşman herkes, Yahya Sinvar’ın şehit edilmesiyle HAMAS bitecek, direniş sona erecek diyemedi…

Bunu en iyi bilen siyonistlerdir. Şehit olan her liderin yerine başka bir lider, her komutan ve mücahidin yerine başka komutan ve mücahitler geçmiştir.

Elbet şahıslar önemlidir ama bu dava şahıslara bağlı değildir. Bu davanın en büyük şahsiyeti Hz. Muhammed aleyhisselamdı, halifeleriydi, ashabıydı. Onların bu dünyadan göçmesiyle bu dava bitmedi, sona ermedi.

Bir Yahya gider yüzlerce Yahya gelir.

Şu an Gazze’de cihat ortamında yetişen bir genç mücahit, nice generallerden daha tecrübeli, birikimli ve cesaretlidir. Dünyanın en gelişmiş ordularındaki generallerin çoğu gerçek bir çatışmaya girmemiş, yanındaki bir askerinin yaralandığını-öldüğünü görmemiştir.

Ama Gazze’deki sıradan bir genç mücahit, bunların hepsini ve daha ötesini birebir görüyor ve yaşıyor. Allah’ın izniyle cihat ve şehadet mektebinde nice lider ve komutanlar yetişti ve yetişmeye devam edecektir.

Liderlerini şehit veren İslami hareketler, büyüyerek zafere ulaşmıştır.

Siyonist işgal rejimine gelince…

Yahya Sinvar’ın şehit edilmesiyle kendince büyük zafer kazandığı algısını yaratmaya çalışıyor.

Sinvar, tünellerde kendini saklarken kadın ve çocuklar ölüyor umurunda değil, algısını yaratmaya çalıştılar. Görüldük ki Sinvar, Aksa Tufanı’nın ilk başlarından itibaren en ön safta mücahitlerle birlikte savaşıyordu.

Eğer siyonistler, Sinvar’ın yerini bırakın bir binada olduğunu, bir mahallede bir köyde olduğu istihbaratını alsaydı, o mahallenin üstünü altına, altını üstüne çevirirdi.

Binlerce, on binlerce insanı katletmekten çekinmezdi.

ABD de kendince ‘istihbari yardımda’ bulunduğunu iddia ediyor.

Hepsi kocaman bir yalan…

Yahya Sinvar, tesadüfen fark edildi. Dronda yüz tanıma sistemi olmasaydı ya da cansız bedeni bir yıkıntının altında kalsaydı, onun olduğu dahi bilinmeyecekti.

Demek ki takdir buraya kadarmış…

Allah’ın izniyle bu sevinçleri kursaklarında kalacaktır. Her şehit, siyonist rejimin sonunu yaklaştırmaktadır.

En önemlisi… biz ne yapıyoruz, nasıl bir çaba içindeyiz? Allah’a nasıl bir cevap vereceğimizdir. 

Allah, bizleri şehitlerin yolundan ve davasından ayırmasın…

Yaptıklarımıza güvenerek değil, ‘Ekremu'l- Ekremin’ sıfatına güvenerek bizlere de kendi davası uğrunda şehit olmayı nasip eylesin…