Gazze’deki siyonist işgal rejiminin Filistinlilere yönelik soykırım ve vahşeti devam ediyor.

Her saniye ve dakika içerisinde kadınlar, çocuklar katlediliyor, evler, haneler toptan yakılıyor, yıkılıyor.

Bu zulmü durdurmak için imkân ve olanaklar seferber edilmelidir. Kınama, bağırıp çağırmanın da ötesine geçilmelidir. Bu katil durdurulmalı ve gereken ceza verilmelidir.

Gerekirse bedel ödenmelidir…

Sonuçta bu soykırımı yapanlar ve destekleyicileri canlarıyla, mallarıyla, silahlarıyla, milyar dolarlarıyla, askerleriyle ve her türlü imkân ve olanaklarıyla bu soykırımı yapıyor, destek veriyorlar.  

Bu soykırımı durdurma çerçevesinde Türkiye’de çok hayırlı ve güzel bir adım atıldı.

TBBM’de sadece 4 milletvekili olan HÜDA PAR, Aralık 2023’te meclise bir kanun teklifinde bulundu.

Siyonist rejimin elebaşlarını ve bu zulme iştirak edenleri yakalayıp hak ettikleri cezayı verme imkânımız hâlihazırda yok. Ama bizim ülkenin vatandaşı olan, hemen elimizin altında, ulaşabileceğimiz katil ve caniler var.

Türkiye vatandaşı olup da aynı zamanda işgal rejiminin de vatandaşı olan, işgal altındaki Filistin topraklarına giderek er-erbaş, subay ve yetkili olarak bu soykırıma iştirak edenlerin Türkiye mahkemelerinde yargılanması ve gereken cezaya çarptırılması.

Bu caniler ister Yahudi olsun ister Müslüman ister Türk ister Kürt ister farklı bir etnisiteye mensup olsun.

Kim olursa olsun, fark etmiyor.

Esas mesele, Filistin topraklarında devam eden soykırıma katılmış olmalarıdır.

Bu isimler tespit edilsin…

Bu canilerden bazıları sosyal medyada bunu övünerek ilan ediyorlar.

Devletin istihbaratı, İçişleri Bakanlığı bunları biliyor, rahat bir şekilde ortaya çıkarabilir.

Bunların bir kısmı Türkiye’den direk Filistin’e gitmek yerine üçüncü ülkeler üzerinden geçiyorlar.

Bunlar tespit edilip gözaltına alınmalı, mahkeme karşısına çıkarılarak ‘soykırım suçu’ndan yargılanmalılar.

Türkiye dışındakilere çağrı yapılmalı, gelmezlerse vatandaşlıktan çıkarılarak mal varlıklarına el konularak aile fonuna devredilmelidir.

Bu caniler dünyanın hiçbir tarafında rahat hareket etmemeli, güven içinde olmamalıdır.

Dünya onlara dar gelmeli, daraltılmalıdır.

Bu kanuna gerek kalmadan da bu canilerin Türkiye’de yargılanması mümkündür.

Bunun iki tane dayanağı vardır.

- Türkiye’nin de taraf olduğu ve imzaladığı BMGK’nin 9 Aralık 1948 tarihli ve 260 A (III) sayılı Kararıyla Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi,

- 5237 sayılı TCK’nın 13. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yurt dışında işlenmiş olan soykırım suçunun ve insanlığa karşı suçların Türkiye’de kovuşturulması açısından evrensellik ilkesinin kabul edilmiş olması.

Bütün bunlara rağmen HÜDA PAR’ın verdiği kanun teklifiyle hükümetin ve mahkemelerin eli daha rahat olacaktır.

Bazı art niyetliler ‘bu yasa teklifi antisemitizmdir’ diye yaygara koparmaktalar.    

Kanun teklifi antisemitist değil, antisiyonisttir.

Teklifte Yahudiler geçmemektedir.

Tarihte İspanya, Yahudilere karşı soykırım uygulayınca Müslümanların, Osmanlının bunlara sahip çıkıp kucak açtığı unutulmamalıdır.

İşte bu kanun teklifi önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’na tekrar gelecek.

Keşke bütün partilerin ortak teklifiyle meclise gelseydi. Bu şeref hepsine nasip olsaydı.

Ama sonuçta HÜDA PAR, bu hayırlı ve güzel adımı attı.

HÜDA PAR’ın bunda bir menfaat ve çıkarı asla yoktur.

Bütün partiler ve milletvekilleri tarihi bir imtihandan geçecekler.

Bu kanun teklifi herkes için bir mihenk taşı, turnusol kâğıdı olacaktır. 

Partiler hangi kararı alırsa alsınlar, milletvekilleri vicdanlarının sesini dinleyerek buna ‘evet’ demelidir.

Gelin bu hayırlı ve izzetli adıma ‘evet’ diyelim.

İkinci şıkı söylemek dahi istemiyorum.