İşgalci Siyonist rejimin Gazze’ye yönelik soykırımı 5. Ayına girdi
Üç Aylar’ın ortasına ulaştık ve iki hafta sonra On bir ayın sultanı, Ramazana gireceğiz.
İşgal rejimi, bütün bombardıman ve yıkıma rağmen hiçbir hedefine uluşamadı.
Ne esirlerini kurtarabildi, ne HAMAS’ı bitirebildi, ne Gazze’ye hakim olabildi ne de Gazzelileri yerlerinden edebildi.
Bütün hıncını mazlum kadın ve çocuklardan aldı, Gazze’yi bombardımanla yakıp yıktı.
Direniş, her şeye rağmen direnmeye, Siyonist rejimin şu ana kadar yemediği darbeler indirdi ve indirmeye devam ediyor elhamdülillah.
Dünya kamuoyunda neredeyse bir asırdır oluşturulmaya çalışılan algı yerle bir edildi.
Bu algıda Yahudiler, masum, soykırıma uğrayan, mağdur halk imajı artık kimseyi inandırmıyor.
ABD dahil bütün Avrupa ülkelerinin başkent ve önemli şehirlerinde yüz binlerin katılımıyla Filistinlilere destek ve işgal rejimini protesto gösterileri yapılmakta.
Batı ülkelerinin vatandaşları ‘devlete ödediğimiz vergileri neden Siyonist rejime veriliyor, neden bu zulme ortak oluyoruz’ sorusunu her platformda sorgulamaktalar.
Bu öfke ve duruş, Batı ülkelerinin yöneticilerini korkutmaktadır. Altlarındaki zeminin kaydığını görmekteler.
Sadece Fransa’da Aksa Tufanı’ndan bu yana İslam dinini seçerek Müslüman olanların sayısı 17 bini geçmiş durumda. Bu, resmi kayıtlara geçen rakamdır.
Son 30 yıldır, Siyonist rejimin geleceğini garanti almaya çalışan İslam ülkeleriyle ‘Normalleşme’ hamlesi yerle yeksan oldu.
Şu anda hiçbir İslam ülkesi açıktan ilişki kurmaya cesaret edememekte.
Ticari ve siyasi ilişkilerini devam ettiren ülkelerin halkları büyük bir kızgınlık ve öfke birikmesi olmaktadır.
Biriken bu öfke ve kızgınlık bir şekilde kendini dışa vuracaktır. Ama seçim yoluyla ama farklı yollarla yerini bulacaktır.
Müslümanlar olarak elimizdeki bütün yol ve yöntemleri kullanmak lazım.
Bu bir haftalık, bir aylık mücadele değildir.
Basın-medya, Siyonistlerin ve onlara direk destek veren marka ve malları boykot, Gazze’yi gündemden düşürmeme, çocuklarımıza ve gençlerimize Kudüs dava ve şuurunu aşılama, siyonizmin ne kadar büyük bir tehdit ve tehlike oluşturduğu anlatılmalı.
Seçim havasına girdiğimiz bu günlerde Gazze’yi seçimin mihveri ve merkezi yapılmalıdır.
Ülkedeki ekonomik, sosyal, eğitim, belediyecilik sorun ve sıkıntılarının siyasilere anlatılmasının yanında Gazze’deki soykırıma yönelik cılız adımların hesabı sorulmalı.
Özellikle Türkiye’nin Aksa Tufanı’ndan bu yana Siyonist rejime en fazla gıda, sebze ve meyve ihraç eden ülke olması kabul edilebilecek, bir durum değildi.
“Müslümanların Siyonist israil'le alış-veriş yapması caiz değildir. Bu hüküm, tüm İslam ülkelerini bağlamaktadır. Müslümanlar, israil mallarına verdikleri her kuruşun israil'e gittiğini, israil'in elinde füzeye, bombaya ve mermiye dönüştüğünü ve israil'in bunlarla bizi öldürdüğünü ya da tehdit ettiğini bilmelidirler. Hatta bu boykot, israil'e her türlü desteği sunan ABD başta olmak üzere, israil'i destekleyen tüm ülkeleri içine almalıdır. Tüm Müslümanlara düşen, uçağı, arabası, hamburgleri, pizzası, kolası ve sigarasıyla tüm ABD mallarını boykot etmektir.” (Yusuf el Karadavi)