-30 sene önce Almanya’da çalışan Türkiyeli bir gurbetçi Alman arabasıyla yaz tatili için memleketine gelir. Arabanın bir parçası arızalanır ve değişmesi gerekir ama parçanın yenisi tedarik edilemez.

Gittiği tamirci, ben sana bu parçanın aynısını yaparım. Bu parça seni Almanya’ya ulaştırır. Oraya ulaşınca da araba servisine gider, orijinal parçayı takarsın, der.

Gurbetçi, o parça sayesinde arabasıyla Almanya’ya selametle ulaşır ve servise gider.

Servis yetkilisi, parçaya bakar ve orijinal olmadığını anlar ve bu parçayı nereden taktığını sorar. Gurbetçi, meseleyi baştan sona anlatır. Servis yetkilisi, bunu üstleriyle paylaşır. Araba firması, Türkiye’deki tamircinin isim ve adresini ister ve o tamirciye Almanya’da kendi fabrikalarında çok cazip bir çalışma teklifinde bulunurlar.

-2022 Dünya Futbol Şampiyonasında finalde Arjantin'e yenilen Fransa'nın kadrosundaki 23 futbolcudan sadece 2 tanesi Fransız kökenli. Geriye kalanlardan 13’ ü Afrika kökenli, 3’ü İspanyol, 1’i Filipinli, 1’i İtalyan ve 3’ü de Fransa’nın sömürge adalarından…

Başarı kimin… Tabi ki Fransa’nın...

-II. Dünya Savaşından önce çok sayıda bilim adamı, Hitler'den kaçıp ABD'ye yerleşir. Bunlardan bir tanesi de Albert Einstein’dır. Amerika'nın teknolojik ve sanayi alanında gelişmesinde bu bilim adamları önemli bir rol alır.  

-Bilişim ve yazılım merkezi ABD'de 4,4 milyon yazılım mühendisinin dörtte biri Hintli.  

-Almanya'da 80 bin Türkiyeli girişimci 500 bin kişiye istihdam sağlarken, yılda 80 milyar avro ciro ve milyarlarca avro vergi ödemekte.

-Son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselam da bir muhacirdi. -Her şeyi en iyi bilen Allah’tır- Şayet Peygamber aleyhisselam Mekke’den Medine’ye göç etmemiş olsaydı İslam daveti Mekke’de tıkanır ve büyümezdi. Bunun için İslam takvimi, Peygamberin doğumunu, vahyin inişi, Mekke’nin fethi değil; Hicretle başlamıştır.  

Tarihte kurulan 27 medeniyetin tümünü göç eden toplumlar oluşturmuştur. Günümüzün en modern devleti ABD’yi Avrupa’nın soyluları değil, tam aksine onların ayak takımı oluşturmuştur.

Muhacir; cesurdur, girişkendir, gözü karadır. Çok zor şartları aşmış ve zor şartlara göğüs germeye hazırdır. Yeniliğe açık ve eğitilmeye müsaittir. Statükoya teslim olmaz. Ufku geniştir, tıkanmaz.  Toplumlar arasında bir köprüdür. Bir toprak parçasına asla mahkûm olmaz.

Bütün bunları anlatmamın sebebi, Türkiye’de 4 milyon 893 bin 752 muhacirin bulunması ve bunlardan istifade edilememesidir.

Bu muhacirler arasında savaş uçağı pilotu, tıp, ziraat, uzay, eğitim, mühendislik, tarih, sosyoloji, güzel sanatlar ve birçok alanda uzman var.

Bu insanlar, ülkemizin maddi ve manevi alanda kalkınmasına hizmet etmek istiyorlar.

Dışardan bir şahıs gelip ülkemizde yatırım yapıyor, istihdam sağlıyor, ihracat yapıyor ve vergisini ödüyorsa bunu tebrik etmek ve ödüllendirmek lazım.

Bir doktor gelip hastalarımızı tedavi ediyor, yeni doktorlar yetiştirecek, tıp alanında ilerlememizi sağlayacak ise ne diye bunun ırkıyla uğraşalım.

Son dönemlerde ülkemizdeki -özellikle Müslüman ülkelerden gelenlere- muhacirlere düşman olanlar bilsinler ki bu ülkeye ihanet ediyorlar.

Milliyetçi, vatansever diye geçinenler, Londra’nın Yahudi tefecilerine, IMF’ye, kanımızı emen, ülkemizi işgal eden Batı’nın firmalarına tek laf etmezler.

Dışardan gelecek sermaye ve yatırımın önünü kesenler, İslam ülkelerden gelen turistleri engelleyenler, nitelikli insanları kaçırtanlar, üretimde iş gücü olacak insanları sınır dışı ettirenler işgalciler kadar bu ülkeye ve halka zarar veriyorlar.

Dış güçlerin uşaklığını yapan bu güruh, dış düşmanların yerli uşakları gibi muamele görmelidir.