Size ismi tarihe altın harflerle yazılan, fakat bilinçli olarak bizlere unutturulan, unutturulmaya çalışılan bir kahramandan bahsedeceğim. Kahramanların ırkı, memleketi önemli değil, aksine önemli olan yaptıkları işlerdir.
Bu kahraman, mensubu olmadığı bir ırk ve toprağın özgürlüğü için gencecik yaşta hayatını feda etmiş. Ne için diye sorarsanız; bugün ırkçılık hastalığıyla yok edilmeye çalışılan İslam kardeşliği için. Mısır’ı işgal eden sömürgeci Fransızlara ölümcül bir darbe vurmak için…
Bu kahraman, bir Kürt. Kürt Süleyman Halebi, ya da Fransızların söylemiyle Seléman Evs Qubar…
Süleyman, 1777 yılında Suriye’deki Afrin’e bağlı Kukan köyünde dindar bir Kürt ailenin çocuğu olarak doğar. Sömürgeci Fransa, 20. yüzyılın başında Suriye’yi işgale giriştiklerinde ilk işgal ettikleri yerin Kukan köyü olması tesadüf değildir.
Aralık 1917'de Kudüs'e giren İngiliz General Allenby, “Bugün Haçlı Seferleri sona ermiştir.” 1918’de Şam'ı işgal eden ve Selahaddin Eyyûbî'nin mezarına giden Fransız General Gouraud’un “Uyan Selahaddin, bak geri geldik!” demeleri öylesine söylenmiş sözler değildir.
Onlar unutmuyorlar, biz ise tarihimizi çabuk unutuyor ve bedelini de acı bir şekilde ödüyoruz.
Baba Muhammed Emin, tereyağı ve zeytinyağı satan Afrinli bir esnaftır. Süleyman’ı Ezher’de okuması için Mısır’a yollar.
O dönem Napolyon, Mısır’ı işgal eder. Bu işgalin başında Fransız General Jean Baptiste Kleber vardır.
Süleyman, Ezher’i bitirir ve köyüne geri döner. Kudüs ve Aksa’yı ziyaret eder. Burada Osmanlı istihbaratının kendisiyle iletişime geçtiği söylenir. Tekrar Mısır’a döner. 1800 yılında 23 yaşında gencecik bir âlimdir. Bu sefer Mısır’a ilim öğrenmek için değil, okuduğu ilmi pratiğe geçirmek, en ulvi ibadet olan cihad farizasını yerine getirmek için döner… Kimsenin cesaret edemeyeceği Mısır’daki sömürge güçlerinin komutanı Kleber'e suikast tertip eder.
Suikastı günümüzdeki gibi öyle uzaktan dürbünlü tüfek ya da geçiş güzergâhına patlayıcı bırakarak değil, bizzat yaklaşıp hançer ya da kılıçla vurmalıydı. Yanına dahi yaklaşılmayan bir generali öldürmek her babayiğidin harcı değildir. Akıl, planlama, cesaret, güç, iman ve fedailik… Bütün bu özellikler Kürt Süleyman’da fazlasıyla vardı.
Kahire'de Kleber'in kaldığı sarayın bahçesine dilenci kılığında girer ve yıkık bir duvarın arkasına saklanır. General bahçeye gelince yanına gizlice yaklaşır ve generali 4 yerinden hançerler. Sömürgeci general kısa sürede ölür. Generali korumaya çalışan Fransız mühendis Protain' de Süleyman’ın hançerinden nasibini alır ve aldığı 6 yara ile birkaç gün sonra o da ölür.
Olay yerinden kaçan Süleyman ne yazık ki yakalanır. Suikasttan haberdar olan 4 âlimle birlikte hapse atılır, ağır sorgu ve işkencelerden geçirilir.
Sömürge yönetimi, Süleyman’ın kazığa oturtularak, 4 âlimin de kafalarının kesilerek idam edilmesine karar verir.
17 Haziran günü, meydanda Süleyman’ın hançeri kullanan eli yakıldıktan sonra canlı canlı kazığa oturtulur. 4 saat acı çektikten sonra, ruhunu Rahman’a teslim eder.
Kleber'in öldürülmesinden bir yıl sonra işgalci Fransa Mısır’dan çekilmek zorunda kalır. İdama şahitlik eden Fransız Dr. Dominique-Jean Larrey 1803'te şunları söyler:
"Süleyman'ın cesaret ve soğukkanlılık ile sağ elinin yakılmasına izin vermesi insanı şaşırtıyor. En acımasız ıstırapların ortasında, tek bir şikâyette bulunmadan yaklaşık dört saat yaşadı…’
Fransız sömürge güçleri, Süleyman’ın kafatasını ‘suçlu’ adı altında Paris'teki İnsan Müzesinde; hançerini ise Carcassonne Şehir Müzesinde sergilenmek üzere gönderir. Sömürgeci Fransızlar Kürt Süleyman’ın kafatasını yalnız bırakmazlar. Süleyman’ın kafatası Cezayir ve ümmet coğrafyasının farklı yerlerinden gelen kardeşlerinin kafataslarıyla müzede Fransızların vahşet ve barbarlığına birlikte şahitlik etmeye devam ediyorlar.
Süleyman’ın ismi, Halep ve Mısır’ın farklı yerlerinde yetimhane, mahalle ve caddelere verilerek yaşatılıyor. Arap Alfred Farag, bu suikastı 1965 yılında ‘Süleyman Halebi’ adıyla tiyatro oyunu olarak kaleme aldı.
Mısırlı mühendis İhsan Muharrem, Süleyman’ın kalıntıları ve kafatasını Mısır'a geri getirmek, onur içinde gömülmesi için uluslararası bir kampanya yürütmektedir. Sonuç alınır mı bilinmez.
221 yıl önce bir 17 Haziranda şehadete kavuşan Kürt Süleyman ve 4 âlimi rahmetle anarken bu kahramanlarımızı anma ve mücadelelerini yeni nesillere aktarma görevimizin olduğunu bilelim…