Mü’minlerin samimiyeti ve iyiliğe ulaşmanın ölçüsü, sevdiği şeyleri Allah yolunda harcamakla eşdeğer tutulmuştur. ‘Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.’ (Âl-i İmrân: 92) Bu sevilen şey ortam ve şartlar ile kişiden kişiye değişir. Kimi malı, kimi canı, kimi ailesi, kimi bineği, kimi okulu, kimi rahat ve konforu…
Aynı şekilde bir dava da en değerlilerini, en kıymetlilerini, en çalışkanlarını feda ediyor, edebiliyorsa o büyük bir davadır.
Gerek fert bazında gerekse dava bazında Filistin İslami Direniş Hareketi, günümüzde bunu yapabilen ve takdiri hak eden hareketlerdendir. Bağrından nice şehit lider çıkarmıştır. Bunu yapabildiğinden dolayı kıt imkânlarla Siyonist rejime karşı direnebilmekte, mazlum ve mustazaflara örnek olmaktadır.
Bu örnek şahsiyetlerden biri Şehit Abdülaziz Rantisi’dir.
Rantisi, 1947’de Yafa yakınlarındaki Yebna köyünde dünyaya gelir. Zengin bir ailenin çocuğu iken Siyonist işgalle birlikte hicret ve yoksullukla tanışır. 6 aylık bir bebek iken ailesi ile birlikte Gazze'deki Han Yunus Mülteci Kampına yerleşmek zorunda kalır. Mülteci olmanın bir bedeli olur. 11 kişilik ailesine katkı sunmak için hem okul okur hem de çalışır. Sürgün, yoksulluk, Siyonist işgal ve zulmün acımasızlığını bizzat yaşar.
Tıp fakültesini okumak için Mısır’a gider. Okulu başarıyla bitirerek Gazze’ye döner ve Han Yunus Hastanesinde çalışmaya başlar. Mısır'da çocuk sağlığı alanında yüksek lisans ve doktora yapar.
Gazze İslâm Üniversitesi açılınca burada çalışır ve ırsi yollardan geçen hastalıklar ve çocuk sağlığı üzerine doçent ve profesör unvanını alır.
Rantisi’nin başarısı salt tıp alanıyla sınırlı değildir. İmani noktada, ilmi çalışmalarda, sosyal aktivitede, davet ve teşkilatta, Siyonist işgale karşı direnişte tanınan, bilinen ve hızla yükselen bir sembol haline gelir. Bütün bu yönlerini İslam davası ve fiili direnişte gösterir. Gençlik yıllarından itibaren Filistin Müslüman Kardeşler Cemaatinin içindedir. Bunun doğal sonucu olarak 1987 yılında HAMAS’ı kuran yedi kişinin arasında yer alır.
İlk İntifada’nın başlamasıyla birlikte Siyonistler onu tutuklar. Artık onun için zindan süreci başlamıştır. Farklı tarihlerde defalarca tutuklanır ve toplamda 7,5 yıl zindanda kalır.
Daha önce fert ve grup bazında sürgün etme yöntemini benimseyen Siyonist rejim bu sefer toplu sürgün yoluna başvurur. Direnişin önde gelen isimlerinden oluşan 415 Filistinli Güney Lübnan'ın Mercu'z-Zuhr bölgesine sürgün edilir. Yaklaşık bir yıl devem eden bu zorlu süreçte Rantisi, sürgünlerin sözcülüğünü yapar. Burada gösterilen direniş ve mukavemet Siyonistlere geri adım attırır ve sürgün edilenler evlerine geri döner. Fakat Rantisi dönüşte hemen tutuklanır ve ancak 4 yıl sonra ailesine kavuşur.
Tehcir, zindan ve işkencelerle susturulamayan Rantisi’ye suikast düzenlenir.
10 Haziran 2003’de, ABD'nin Siyonistlere verdiği helikopterden Rantisi’nin konvoyuna ve aracına 7 füze atılır. Rantisi ve oğlu ile birlikte 25 kişi yaralanır, 3 kişi de şehit olur. Rantisi, artık ‘Gazi’dir.
22 Mart 2004’de HAMAS’ın kurucusu ve şeyhi, Şeyh Ahmet Yasin, Siyonistler tarafından şehit edilir. Bu Direniş için büyük bir acı ve kayıptır. Şeyhin yerine Rantisi seçilir. Tehdit ve baskılara boyun eğmez. Gizlenmez, meydanlarda halkın arasında olur, direnişi yönlendirir ve motive eder. Kalp krizinden ölmektense Apaçi helikopteri tarafından atılan bir füzeyle şehit olmak istediğini meydanlardan haykırır.
Dua ve isteği çok kısa bir süre sonra kabul olur. 17 Nisan 2004 tarihinde arabası, işgalci Siyonistlerin helikopterlerinden atılan füzelerin hedefi olur. Rantisi, iki koruması ve 25 yaşındaki oğlu Muhammed şehit olur.
Allah bütün şehitlere rahmet eylesin. Bizleri onların kutlu yolundan ayırmasın.