İletişim ve ulaşımın yaygınlaşıp kolaylaşması dünyamızı büyük bir köy haline getirmiştir. Bu durum ekonomik ve siyasi ilişki kurmak için komşu olma şartını ortadan kaldırmıştır.

Gidişat avantajlar sağlasa da dezavantajlar da barındırmaktadır. Bir ülkedeki ekonomik ve siyasi kriz uzaktaki ülkeleri direk etkilemektedir. Çin’in hammadde üretememesi dünya genelindeki sanayi üretimini, Rusya’daki ekonomik kriz; Antalya’daki çiftçiyi, İstanbul Laleli’deki esnafı etkilemektedir.

Ülkelerin birbirine bağımlı olması uluslararası teşkilatları zorunlu hale getirmiştir. Hiçbir ülke ben tek başıma var olabilir, bana yönelik tehditleri bertaraf edebilirim deme lüksüne sahip değildir. BM, NATO, AB, İslam İşbirliği Teşkilatı, G-20 gibi örgütler uluslararası alanda en tanınan ve etkin olanlardır. 

Dünyevi ihtiyaçlarının yanında dinlerinin bir emri olan birliktelikten Müslümanlar yoksun durumdalar. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ismi olsa da sahada bir karşılığı yoktur. Türkiye, 400 milyonluk AB’ye üye olmak için göstermiş olduğu özveriyi İslam birliği için harcamamaktadır.

Toplam 2 milyar nüfusun, yer altı ve yerüstü zengin kaynaklarının ve dünyanın en stratejik coğrafyaların sahibi olan Müslümanlar, birliktelikten yoksun olunca dünyanın en fakir ve geri kalma seçeneğine mahkûmlar.

Rahmetli Necmettin Erbakan, bu durumu görerek 1996 yılında gelişen sekiz Müslüman ülkeyi kapsayan (Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya, Pakistan ve Türkiye) D-8 adıyla bir örgüt kurulmasına öncülük etti.

Kalkınma yolundaki ülkelerin dünya ekonomisi içindeki konumlarını iyileştirmek, ticari ilişkilerini çeşitlendirmek ve ticaret alanında üye ülkelere yeni imkânlar yaratmak, uluslararası seviyede karar verme mekanizmalarına güçlü biçimde katılımlarını sağlamak ve halklarının yaşam seviyesini yükseltmektir’ şeklinde amacını açıklayan D-8, altı ilkeyi de kendi bayrağında yıldız olarak sembolize etti. 

D-8 ülkelerinin toplam nüfusu bir milyar, gayri safi millî hâsıla 1,5 trilyon dolar, kişi başına düşen millî geliri 1500 dolar, ihracatları 600 milyar dolar, ithalatları ise 500 milyar doları aşmaktadır. Her coğrafyadan ve çok farklı alanlarda iş yapabilen üye ülkeye sahip D-8, bölgesel değil, uluslararası bir teşkilattır. 

Örgüt içerisinde işbirliği sektörel bazda yapılmaktadır.

Türkiye: Sanayi, sağlık ve çevre, Bangladeş: Kırsal kalkınma, Endonezya: Yoksullukla mücadele ve insan kaynakları, İran: Bilim ve teknoloji, Malezya: Finans, bankacılık ve özelleştirme, Mısır: Ticaret, Nijerya: Enerji, Pakistan: Tarım ve balıkçılık.

Devlet başkanlarının temsil edildiği karar alma organı olan Zirve, Dışişleri bakanlarının katıldığı Konsey, Komisyon ve Genel Sekreterlik olmak üzere 4 ana organı vardır.

D-8’e 10 Aralık 2014’de BM Genel Kurulu’nda Gözlemci Statüsü verilme kararı kabul edilmiştir.

Geçen hafta D-8’in en son Zirve Toplantısı gerçekleşti. Teşkilatın önümüzde On Yıllık Yol Haritası kabul edilerek bildiri yayımlandı.

Emperyalistler tarafından kuşatılan, sömürülen ve yoksullaştırılan Müslümanların bağımsız hale gelebilme yolunda D-8, atılmış çok önemli bir adımdır. Atılan bu adımı başka adım ve hamleler izlemeli, ne pahasına olursa olsun bu yürüyüş devam ettirilmelidir. Teşkilata diğer İslam ülkeleri hatta bu ilkeleri benimseyen farklı ülkelere de kapılar açılmalıdır. Diğer taraftan sömürü çarklarının sahipleri bunu istemeyecek, sekteye uğratmak için her yolu deniyor ve deneyeceklerdir. İnşallah D-8 Müslümanlar arasındaki birliğin sağlanması için bir tohum ve çekirdek olacaktır. Tabi ki bir tohumun ağaç olması için suya, temiz havaya, güneş ve iyi bir bahçıvana ihtiyacı vardır.