“Bir gece, kendisine bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir…” (İsra:1)

Bereketli bu mekâna hizmet eden, özgürlüğü ve izzeti için mücadele eden, bedel ödeyen şahıs,  hareket, halk ve devletler de bu bereketten istifade ederler. Bu bereket onların çalışma ve gayretlerine yansır, Allan onları aziz kılar.

İşte Allah’ın izzet verdiği şahsiyetlerden bir tanesi de Kudüs’ü Haçlı işgalinden kurtaran ‘Şarkın En Sevgili Sultanı’ Selahaddin-i Eyyubi’dir.

Doğudan Batıya, Güneyden Kuzeye;  Arabı, Türk’ü, Kürd’ü, Çeçen’i, Afgan’ı, Beluc’u, Peştun’u, Tacik’i… bütün ırklar Selahaddini sever, onu yakından tanımasa da ismi anıldığı zaman yüzlerinde bir tebessüm ve hayranlık belirir.

Salt Müslümanlar değil, gayrimüslimler ve Selahaddin’e karşı savaşmış olanların torunları da Selahaddin’in yüce şahsiyetini övmekten kendilerini alamıyorlar.

Selahaddin, sadece bir komutan değil, iyi bir âlim, iyi bir teşkilatçı, diplomasi ve siyaseti bilen bir devlet adamı, adil bir hakim, toplumu ifsat ve yozlaşmadan temizlemeye çalışan bir ıslahatçı ve insanları İslam’a davet eden bir davetçidir. Muttaki, muhlis ve her türlü kibir ve gururdan uzak idi. Fethettiği yerlerde medreseler inşa etmiş, aşevleri kurmuş, köprüler, hanlar inşa ederek mamur hale getirmiştir.

Adaleti dostlarına ve düşmanlarına karşı da göstermiştir. Savaşın en kızgın olduğu, düşmanın hiçbir ahlaki ve vicdani kural tanımadığı anlarda dahi ilkelerinden taviz vermemiştir. Sivillere, kadın, yaşlı ve çocuklara, esirlere karşı göstermiş olduğu merhamet, bin yıl sonra ‘Cenevre Savaş Hukuku’nun oluşumuna ilham kaynağı olmuştur.

Her türlü anlaşma ve emana sürekli ihanet eden Haçlılara karşı her daim adalet ilkelerine bağlı kalmıştır. Elbette bu ilkeler ve adalet, inancından kaynaklanmaktadır.

Alıkonulan çocuğunun bulunması için kendisinden yardım isteyen Hristiyan bir kadının isteğini yerine getirmiş, çocuğunu buldurtup kendisine teslim etmiştir. 

Hittin savaşında esir edilerek huzuruna getirilen Kral Guy’a bizzat kendisi soğuk su ikram etmiş, ‘Bir kral bir kralı öldürmez’ diyerek onu rahatlatmış ve merhametle muamele etmiştir. 

Avrupa’nın bütün çapulcularını etrafına toplayarak Müslümanların toprağını işgal eden, kadın ve çocuklarını öldüren, Aslan Yürekli Richard’ın atı savaş esnasında ölür. Bunu gören Selahaddin ‘Bir kral ayakta savaşmamalı’ diyerek Richard’a bir değil, iki yedek at göndermiştir. Haçlı ordusunda baş gösteren salgından hastalanan Richard’a su ve meyve göndermiştir.

Kudüs’ü işgalden kurtarınca intikam duygusuyla davranmamış, Haçlıların bir daha savaşmamak üzere gitmelerine müsaade etmiştir. Ne yazık ki Haçlılar hep ihanet etmiş, Richard, Akka kalesinde esir tuttuğu üç bin Müslümanı katletmiştir.

Selahaddin, gerçek manada bir Kudüs aşığı idi. Hayatının her alanında Kudüs vardır. İhtilaf ve çekişmelerle bölünen ümmeti ancak Kudüs davasının birleştireceğinin şuurunda hareket etmiştir. Selahaddin anlaşılınca Kudüs davası da anlaşılacaktır.

Selahaddin ve stratejisinin anlaşılması, yeni Selahaddinlerin çıkmaması için ümmet ile Selahaddin arasına bir perde çekildi, unutturulmaya çalışıldı. Siyonist israil, Selahaddin ve stratejisinin anlaşılması ve Haçlıların yaşadığı hezimeti yaşamamak için 13 tane bağımsız düşünce kuruluşu kurdu. Ümmet bazında bu türden bir kuruluş maalesef yok.

Kudüs’ün Siyonist işgalden kurtarılması için Selahaddin’in ve stratejisinin anlaşılması ve tecrübesinden istifade edilmesi elzemdir. Bu amaçla HÜDA PAR olarak geçen yıl Kudüs’ün Haçlı işgalinden kurtardığı tarih olan 2 Ekim’de bir panel düzenledik. Bunu zamanla geniş katılımlı hale getirmek ve bu çalışmayı orta vadede Selahaddin Eyyubi Enstitüsü’ne dönüştürmek hedefimizdir. 

Salgın sebebiyle bu sene bunu online programlar üzerinden yaptık. Ümmetin değişik coğrafyalarından siyasi liderler, Kudüs için mücadele eden HAMAS ve İslami Cihad’ın liderleri, Kudüs ve tarih üzerine araştırma yapan, araştırmacı, akademisyen ve alimler katılım sağlayacaklardır. Tabi yazıyı okuduğunuz zaman bu program inşallah yapılmış olacak.

Temennimiz bu çalışmaların ümmetin birliğine ve Kudüs’ün özgürlüğüne vesile olmasıdır.