Bir virüs, bir ur, insan vücuduna ya da bir bünyeye girerse ne olur? Üç ihtimal vardır.

Virüs, yerleştiği bünyeyi zayıflatır, her alana yerleşir ve öldürür. Bünyeyi öldürürken kendisi de ölür. Çünkü üzerinde yaşayacağı, besleneceği bir yapı kalmaz.

Vücudun savunma mekanizması harekete geçer, ama kolay ama zor bir şekilde o virüsü yok eder ve vücut rahatlar. Virüs vücuda, vücut de virüse alışır. Bir normalleşme olur. Karşılıklı birbirlerinin varlığını kabul eder ve birlikte yaşarlar.

Siyonist rejim de virüs misali İslam ümmetinin bağrına bir hançer gibi saplandı. Bu virüsten dolayı vücut her daim, ağrı, ateş ve acılar içinde kıvranmaya devam etmektedir. Bir asırdır ümmet coğrafyası hasseten Filistin ve komşuları rahat yüzü görmedi. Katliamlara uğradılar, toprakları işgal edildi, bir halk topyekûn muhacir durumuna düşürüldü. Üzerlerinde en acımasız ve ağır silahlar kullanıldı. Aç bırakıldılar, işkencelere uğratıldılar, zindanlara dolduruldular. En değerli liderleri, alimleri, rehberleri suikastlerle ortadan kaldırıldı. Tarihin en uzun muhasara ve ekonomik boykotuna tabi tutulmaya devam ediliyor.

Siyonist rejim yüz yıldır küresel emperyalizmin her türlü ekonomik, siyasi ve askeri desteğine rağmen bu bünyeye kendini alıştıramadı, bünye de bu virüsü kabul etmedi. Bunca güç ve kuvvete rağmen siyonist rejim, ‘yok olma sendromu’ndan kendini kurtaramadı.

Çekilen acı ve ızdırap, vücudun bu virüse alışmadığının ve direndiğinin alametidir.

Siyonistlerle kapalı kapılar ardında görüşen, gönülleri Siyonistlerle birlikte, her türlü ihanete imzan atanlar, Amerika’nın her türlü baskı, vaat ve şantajına rağmen bu ihanetlerini kamuoyu önüne taşıyamıyorlar.

BAE ile birlikte Trump’ın saydığı bütün ülkeler, Siyonist rejimle ilişki kursa dahi Müslüman halklar bunu asla kabul etmeyecektir. BAE’de yaşayan halkı bir kenara bırakarak Muhammet B. Zaid’in akrabaları, yakınındaki insanlar dahi bu ihanet anlaşmasını onaylamayacaktır. Daha önce Ürdün ve Mısır, Siyonistlerle antlaşmalar yapmasına rağmen halklar bunu kabul etmedi. Mısır’da yapılan ilk bağımsız cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muhammed Mursi, seçimi kazandı.

Sıradan bir insan bile kendisine yapılan bir haksızlığı, kendisine atılmış bir tokatı, gasp edilen bir evini, eşyasını, tarlasını asla unutmaz. Aradan sittin sene geçse de elindeki bütün imkân ve olanaklarını kullanarak hakkını geri almaya çalışır. Bu sosyolojik, psikolojik bir vakıadır, tarihi bir gerçektir.

Kaldı ki burada bir halkın topyekûn katliamlara uğratılarak vatanlarının işgali vardır. Vatanları işgal edilen halkın topyekûn muhacir durumuna düşürülmesi vardır. Sürgünde kuşaklar yetişti. Babalarının, dedelerinin büyük özenle sakladıkları evlerin anahtarları, tapuları var. Bütün ümmetin kutsal saydığı Kudüs ve Mescid-i Aksa var. Dolayısıyla bu Siyonist rejimin normalleşmesi, bünyenin bunu kabul etmesi mümkün değildir. bu bünye er ya da geç bu virüsü vücudundan atacak ve rahatlayacaktır.