Olay yerine gelen anne, “Oğlumun öldüğü doğruysa şeker dağıtacağım, davul çaldıracağım, o yaşarken ölüydü, asıl şimdi yaşamaya başladı” diyerek gözyaşı döktü.

Bu acılı annenin sözlerini duyunca akla şu gelir. Allah için, hak için, adalet için, kutsalları için savaşıp öldürülen bir insan ve arkasından iftiharla bu sözleri söyleyen bir anne.

Keşke öyle olsaydı…

Ama maalesef öyle değil…

İşin hakikati şudur:

11 yaşından itibaren oğlu uyuşturucuya müptela olmuş, 24 yıllık bütün çaba ve gayretine rağmen oğlunu bu illetten kurtaramayan, her gün gözleri önünde oğlunun bitmesini çaresizce izleyen bir anne. İhtimal ki 35 yaşındaki oğlu uyuşturucu alıp Seyhan nehrine giriyor. Oğluna ulaşmak için ekipler iki gün boyunca çalışma yapıyor. Çalışmalar sonucunda boğulan oğlunun cenazesinin bulunduğunu duyması üzerine acı ve kahır içinde söylemiş olduğu sözleridir bir annenin.

Evet, hiçbir anne oğlunun bırakın ölümüne sevinmesi, eline bir dikenin batmasına dahi razı olmaz. Oğluna gelecek bütün musibet ve sıkıntılara her anne kendini siper eder. Ama maalesef, uyuşturucu illeti karşısındaki çaresizlik bir anneye bu sözleri söyletebiliyor. Bu acılı anne ile konuşulsa saatlerce, günlerce çektiği acıları anlatır durur.

Sadece bu anne değil, çocukları, ciğerpareleri bu illete bulaşmış on binler, yüzbinlerce anne-babanın her birinin kendine göre acı dolu hikâyeleri vardır. Bu sorun sadece ailelerin değil, bütün toplumun, devletin, ülkenin ve insanlığın bir sorunudur.

Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nce (TUBİM) 2018 raporu olayın vahametini ortaya koymaktadır.

Rakamlar ve istatistiki bilgiler, içinde bulunduğumuz tehlikenin boyutlarını ortaya koyuyor. Bunlar resmi olan rakamlar. Gayri resmi rakamlar en iyimser ifadeyle bunun altında değil üstündedir. Gidenler bizim çocuklarımız, insanlarımız, geleceğimiz. Yüzbinlerle ifade edilen rakamlarla gençlerimiz bu illetin pençesine düşüyor ve bu rakama her gün yenileri ekleniyor.

Devlet, hükümet, bütün kurum ve kuruluşlar, imamı-öğretmeni, cami-okul-ailesi, yargısı-kolluk kuvvetleri,  her yönüyle bu düşmana karşı bir seferberlik ilan edilmeli. Annelerin-babaların çocuklarının ölümlerine değil, yaşamalarına sevinmeli. Yoksa bu vebalın altından hiçbirimiz kalkamayız.