Bir İslam ülkesinde bir darbe, yeni bir yönetim değişikliği, yeni bir liderin doğuş ve yükselişi olunca otomatiğe bağlanmışçasına zihinlerimizde aynı sorular canlanır.

-          Amerika ve İsrail’in bu darbe ve değişimde rolü nedir, darbeyi yapanların Batı ile ilişkileri ne düzeydedir?

-          Değişim, halkın ve ümmetin lehine mi aleyhine mi olacak?

-          Suud ve BAE – özellikle olaylar bir Arap ülkesinde gerçekleşiyorsa- olayların neresinde yer alıyor?

-          Sokaklardaki halk ne istiyor, kitleler hangi kesimlerden oluşuyor, bu gösterileri kim finanse ediyor ve kimler yönlendiriyor?

-          Bu değişimden Müslümanların ve ümmetin kazanım ve kaybı ne olacak?

Hâlbuki Batı ülkelerinde askeri darbeler tarihe karışmış. Devlet başkanının değişmesi, ya da farklı bir partinin işbaşına gelmesi insanları çok da ilgilendirmiyor, ülkenin yönetiminde büyük değişim ve dönüşümler yaşanmıyor. Ki birçok batı ülkesinde seçimlere olan ilgi ve sandığa gitme oranı çok azdır. Siyasetçi kimliği çok da rağbet görmez. Siyasete atılanlar fedakârlık yapmış kabul edilirler. Ailesiyle ve sevdikleriyle daha az zaman geçirecek. Kimisi daha önce çalıştığı işten daha az ücret alacak. Gelir düşünce giderleri kısmak zorunda kalacak.

Sudan’daki kansız darbe haberini ilk öğrendiğimde yukardaki sorular hemen zihnimde canlandı. Sağlıklı bilgi almak istediğim kişilere hemen bu soruları art arda sormaya başladım.

Görüştüğüm muhataplarım, çok umutlu ve çok karamsar bir tablo çizmekten ziyade temkinli ve itidalli bir dil kullandılar. Değişimin nereye varacağı, kimleri götüreceğini şimdiden kestirmek zor. Sokaktakilerin ekserisi sol kesimden oluşuyor. Göstericilerin haklı bazı talepleri olmakla birlikte dışardan özellikle Amerika-Suud tarafından beslenmekte ve yönlendirilmekte. Yapılan darbe sıradan bir askeri darbe gibi anlaşılmamalı. Darbeyi yapan Askeri Konseyinin başındaki Savunma Bakanı, El Beşir ile ayı düşünce ve aynı fikre mensup.

Anlaşılan ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı bir kısım halkın ve dışarda hedefte olan Ömer El Beşir’in yönetimden uzaklaştırılarak içerde ve dışarda Sudan’ın rahatlatılması.  Çünkü yönetime karşı olan bütün muhalefet ve düşmanlıklar El Beşir’in şahsına yönelmiş durumda.

Bu durum nereye varır, karşı taraf bununla tatmin olur ve durur mu yoksa ‘surda bir gedik açtık’ nidasıyla ülkenin yönetimine gelmeyinceye kadar durmayacaklar mı? Sudandaki olaylar çevre ülkelerde nasıl hissedilecek, etkileri neler olacak? Türkiye’nin Sudandaki etkinliği bundan nasıl etkilenecek?

Bütün bu durumları önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Temenni ve umudumuz, düşmanların bütün İslam ülkelerine karşı kurmuş olduğu oyun ve komploların boşa çıkması, Müslüman halkın özellikle lider ve yönetici kadronun ferasetli ve basiretli davranması ve isabetli kararlar almasıdır.