Kapitalist dünya mı diyelim, Batı zihniyeti mi diyelim, Modern emperyalist dünya mı diyelim, dünyayı idare eden üst akıl mı diyelim; hangi isimle isimlendirirsek isimlendirelim. Bir tarihi, bir sınıfın, bir kesimin günü olarak ilan edip o günü kutluyorlarsa bilelim ki altında bir oyun ve hinlik vardır. Bir lütuf ve minnetle ilan ettikleri günün altında zulüm ve barbarlıklarını örtbas etme çabası, avını yiyen timsahın döktüğü gözyaşları olarak görülmelidir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü de o günlerden bir gündür.

Bir asırdan fazladır 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır.

8 Mart Kadınlar Günü’nün hikâyesi şöyledir.

1908 yılının New York’unda en çok işçi istihdam edilen sektör, tekstil sektörüdür.   Ekonomik kriz sonucunda işçi ücretleri düşmüş, öyle ki kullanılan iğne-iplik, elektrik ve oturulan sandalyelerin ücreti bile işçilerin aylığından kesilmektedir. Haftalık 5 dolar için 65, bazen 75 saat çalışmak zorunda kalınıyor.  

Çalışma şartları ve düşük ücretler işçiler açısından dayanılacak gibi değildir. 22 Kasım 1909’da Local 25 Sendikası genel grev çağrısı yapar. New York’da 40 bin, Philadelphia ve Baltimore'da çoğunluğu kadın işçilerin olduğu 600 gömlek fabrikasındaki 20 bin gömlek işçisi greve katılır.

Bu grev ABD tarihinin "en büyük kadın grevi" olarak kayıtlara geçer. Yaklaşık 3 ay sonra anlaşmaya varılarak grev sona erer.  Yalnız Triangle Gömlek fabrikası anlaşmaya yanaşmaz. 25 Mart 1911 de Tniangle fabrikasının sekizinci katında sönmemiş sigara izmaritinden çıktığı tahmin edilen yangın çıkar ve kısa sürede 9. ve 10. katı da sarar. Çalışanlar asansör ve merdivenlere koşarlar. Fakat yangın merdivenine açılan kapılar kilitlidir. Asansörlerden yalnız biri çalışıyordur. İşçilerden 129’u kadın 146 kişi feci şekilde can verir.

Bu ağır bilançonun sebebi, fabrika sahiplerinin iş çıkışı hırsızlığa karşı çantaları aramak için asansör sayısını bire indirme, izinsiz dışarı çıkmaları önlemek için de yangın merdivenlerine açılan kapıları kilitlemeleri neden olarak gösterilir.

Kadın Sendikalar Birliği ve Local 25 Sendikasına bağlı işçiler iş bırakarak yüzbinlerce işçi cenaze yürüyüşüne katılır ve bu bir protestoya çevrilir.

1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan II. Enternasyonal 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını oy birliğiyle kabul eder.

Görüldüğü gibi kadına zulüm eden de diğer taraftan kurtarıcı postuna bürünen de aynı zihniyettir.

Bir anne, bir eş olan kadını ailesinden koparan, erkekle çatıştıran, çok ağır şartlarda çalışmaya zorlayan, emek ve alın terini sömüren sistem ile Kadınlar Günü’nü ortaya atan zihniyet aynı zihniyettir.

Aileyi parçalayan, aile kurumunu ortadan kaldırmak için her türlü algı ve entrikayı devreye sokan zihniyetle, ailesinden kopartılan kadını sözde sahiplenenler aynı zihniyetin devamıdır.

Zinayı teşvik eden, ahlak adına ne varsa ortadan kaldırmak için çalışan güçler ile kadını sözde kocasına karşı koruma adına isyana teşvik edenler aynı güç ve aynı merkezden emir alan piyonlardır.

Adalet ve fıtrat dini İslam’da, Kadınlar Günü, Anneler Günü, Babalar Günü gibi günler yoktur. Kadın da erkek de Allah’ın kendileri için belirlemiş olduğu emirlere uyarlar. Fıtrat ve yaratılışa uygun rol ve statülerini devam ettirirler. Kadın annedir, erkek babadır. İkisi de aileyi oluşturan iki parçadır. Birbirinin yardımcısı ve koruyucularıdır.  Eğer bu denge bozulursa ne aile kurumu ortada kalır ne de toplum. Ne erkek huzur bulur ne de kadın!