Günümüzün en çok şikâyet edilen konularından bir tanesi sosyal medya ve zararlı sonuçlarıdır. Zararları arasında bireylerin saatlerce vaktini heba etmesi, bireyleri toplum ve sosyal çevreden kopararak anti sosyal yapması, aile bağlarını zayıflatması, boşanma sebepleri arasında ilk sırada yer alması, ahlaki alanda erozyon etkisi yaratmasıdır.

Her şey gibi yerinde ve zamanında kullanıldığında da toplumun fayda ve yararına sonuçlar gösterdiği bir geçektir.

Bu olumlu sonuçlardan bir tanesini darbeci Sisi yargısınca idama çarptırılan İhvan üyesi Muhammad Abdulhafiz Hüseyn’in Türkiye tarafından Mısır’a iade süreci ve şeklidir. 

Muhammed Mursi’den yana tavır koymuş, darbeye ve Sisi’ye karşı olduğunu açıkça deklare etmiş, bir cumhurbaşkanı ve hükümetin iktidarda olduğu dönemde idama çarptırılan bir İhvan mensubu polis tarafından sınırdışı edilmek suretiyle Sisi’ye teslim edildi. Bir mazlumu bir zalime teslim etmek, insani, İslami olarak ve uluslararası arenada suçtur ve zulümdür.

Olayların seyri İhvan üyesi gencin uçakta ellerinin arkadan ters kelepçelenerek derdest edilmesi, iddiaya göre bu durumu gören temizlik işçisi Muhammed Emin adlı gencin bunu fotoğraflaması ve bunu basına vermesiyle başladı. Fotoğrafın sosyal medyada binlerce kişinin paylaşmasıyla İnsan Hakları Dernekleri ve STK’lar tarafından tepkiler çığ gibi büyümeye başladı.

Olay, bununla sınırlı kalmadı. Olayın esas failleri ve bu emri verenler hakkında soruşturma açılacakken Bakırköy Savcılığının fotoğrafı çektiği iddia edilen Muhammet Emin Çelik hakkında ‘halkı kin ve nefrete tahrik etme’ gerekçesiyle gözaltına alması ve tutuklanmasıyla daha da garip bir hale geldi.

Ülkede halkın inanç ve kutsallarına hakaret edilirken, Müslümanların inançlarından dolayı rencide edilmesi suç sayılmazken, bir mazlumun zalimlere teslim edilmesini ortaya çıkarmak, afişe etmek suç sayılıyor, halkı kin ve nefrete teşvik olarak ifade ediliyordu. Bunun açıklaması ve izahatı yoktur. Kimse bunu izah edemez. Bunu anlamak için illa hâkim, yargıç, hukukçu olmak gerekmiyor. Vicdanını kaybetmemiş, art niyet taşımayan, okuma yazması olmayan sıradan bir insan dahi bu kararın ne kadar sıkıntılı ve yanlış olduğunu fark edecektir.

Bereket versin, bu karardan erken dönüldü ve Muhammet Emin serbest bırakıldı.

Elbette ki yanlıştan dönmek erdemdir, fazilettir. Muhammet Emin Çelik serbest bırakıldı. Peki, Mısırlı gencin durumu ne oldu, akıbeti nedir, Mısır’dan tekrar alınabilecek mi, idamına engel olunabilecek mi?

Böylesine hassas bir kararı, açığa alındığı iddia edilen sekiz polis kendi kafasına göre mi verdi?

Bu karar silsilesinde yer alanlar ortaya çıkarıldı mı, çıkarılacak mı? Gerekenler yapılacak mı?

Diktatör ve askeri darbecilerin zulmünden kaçarak Türkiye’yi güvenli bir liman gören mazlumların zalimlere teslim edilmemesi, Mısırlı genç gibi başka vakıaların tekrar etmemesi için gereken tedbirler alındı mı?

Bütün bunlar direk Cumhurbaşkanı ve hükümeti ilgilendiren, görev ve sorumluluklarında olan konulardır.

Hükümet ve özellikle içişleri ve Adalet Bakanı bu konuda gerekli adımları atarak Türkiye kamuoyunu ve kendisine sığınan mazlumlara izah etmek ve rahatlatmakla mükelleftir.