Kendini yenileyemeyen, günün şart ve ortamına ayak uyduramayan, ihtiyaçlara cevap veremeyen fikir ve ideolojiler, şirket ve üretim merkezleri yok olmaya mahkûmdur. Tarihte ve günümüzde sürekli yenilikçiler kazanmıştır. Yeni bir fikir, mal, eşya üreten firma ve şirketler ilerlemiş, rakiplerini geride bırakmışlardır.  

Batı dünyası maddi manada gelmiş olduğu durumu yapmış olduğu yenilik ve atılımlara borçludur. Rönesans, Reform ve Sanayi devrimiyle başlayan süreç, var olanla yetinmeyip kendini sürekli yenilemesiyle bu süreci devam ettirmiştir.

Ülkeler ve firmalar kendilerini sürekli yenilemek ve rakipleriyle yarışır hale gelmek, onları geçmek için arayışlar içerisine girmiştir. Türkçede Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) manasına gelen ‘Research and Development` terimiyle birlikte araştırma ve geliştirmeye devasa bütçeler ayrılmış, bu kurumlarda çok sayıda bilim adamı istihdam edilmiştir.

Bir ülkenin, bir şirketin bir firmanın gelişmişliği ve gücü AR-GE`ye ayırdığı bütçe ile ölçülür hale gelmiştir. En gelişmişler, AR-GE`ye en fazla bütçe ayıranlar; AR-GE`ye en fazla bütçe ayıranlar da en güçlüler olmuştur.

Yıllara göre farklı rakamlar olsa da dünyada 2017 yılında AR-GE`ye iki trilyon doların üzerinde yatırım yapılmıştır. 1960 yılında küresel AR&GE harcamalarının yüzde 69'unu gerçekleştiren ABD şu an dünyada yüzde 29 pay ve 463 milyar dolarlık harcamasıyla birinci sırada yer alırken, 346 milyar dolarla ikinci olan Çin`i sırasıyla Japonya, Almanya, Güney Kore, Hindistan, Fransa ve Rusya takip etmekte. İslam ülkelerinden Türkiye 18. ,  İran 21. , Malezya 28. Pakistan ise 31. sırada ancak yer alabilmektedir.

Şirketler bazında ise on yıl öncesine kadar liderliği ilaç devi Pfizer, General Motors, Volkswagen gibi üreticiler yer alırken son yıllarda teknoloji şirketleri ilk sıralara yerleşti. Amazon şirketi 22,6 milyar dolar ile birinci,  16,2 milyar ile Alphabet ikinci, 15,8 milyar ile Volkswagen üçüncü, 15,3 milyar ile Samsung dördüncü, 13,1 milyar dolar ile Intel beşinci sırada yer almaktadır.

Bütün bu gelişmeler ve devasa bütçeler AR-GE`ye ayrılırken Müslümanlar en arka sıralarda yer almaktadır.  İslam Konferansı Örgütü ne bağlı 57 ülkenin Gayrisafi Harcamaları içinde AR-GE`ye ayırdığı bütçe oranı  %0.81 iken, bu oran ABD`de 2.9, İsrailde %4.4 civarındadır.

Türkiye`nin 2018 yılında AR-GE için ayırdığı bütçe yaklaşık 13 milyar lira. Yaklaşık 2 milyar 380 milyon dolar.

Halbuki Müslümanlar kendilerini sürekli yenilemek, geliştirmek ve ilerlemekle mükelleftir. Hiçbir din ve fikir, İslam dini kadar gelişme ve ilerlemeyi teşvik etmemiştir. İslam`ın ilke emri ‘oku`dur. Peygamber aleyhisselam ‘iki günü eşit olan zarardadır,  beşikten mezara kadar okuyun` diye buyurmuştur. İnsan, zamanın çocuğu manasına gelen ‘İbn-i zaman` olarak tanımlanmıştır.

Kur`an-ı Kerim, bir mucize olarak yaşlanmaz, hep genç kalmasıyla her zaman ve mekâna hitap eder. Dolayısıyla Müslümanlar hem fikri ve manevi manada hem de maddi manada ‘Araştırma ve Geliştirme`ye önem vermelidir. AR-GE çalışmaları için sadece mal boyutu anlaşılmasın. Üniversiteler, akademik çalışmalar, fikir ve düşünce üretmeyi de kapsamaktadır.

 AR-GE çalışmaları pahalı ve külfetli çalışmalardır. Her İslam ülkesi tek başına bu külfeti sırtlama yerine ortak AR-GE merkezleri, düşünce ve fikir merkezleri kurulmalıdır. Kiminin parası, kiminin aklı, kiminin iş gücü, kiminin yer ve mekânı, kiminin de duası bir araya getirilerek ortaya muazzam bir güç ve enerji ortaya çıkacaktır. Böylece maddi ve manevi alanda araştırma, geliştirme, ilerleme ve dünya çapında atılımlar ortaya çıkacaktır.