Milli Eğitim Bakanı’nın kreşlere yönelik yaptığı açıklama dikkate değerdir. Bakan Bey sadece işin resmi boyutlarına değindi. Başka da işi çok kurcalamadı. Buna rağmen çığırtkanlar bağırdıkça bağırdı. “Eğitim düşmanlığı, maddi durumu kötü çocukların eğitim hakkı, laiklik, eşitlik” gibi garip başlıklar üzerinden saldırdıkça saldırdılar.

Bunların derdi, ne ailelere yardımcı olmadır ne çocuk sevgisidir ne de çocukların eğitimleridir.

Yapmaya çalıştıkları kendi kokuşmuş ideolojilerini masum yavruların tertemiz zihinlerine aşılama faaliyetidir. Şehirleri tahrip ettikleri gibi nesli de tahrip etmedir. Kendi istedikleri gibi yetiştirmedir.

Öncelikle bilinmelidir ki insanların karakterlerinin tamamına yakını 0-6 yaş aralığında tamamlanır. Dolayısıyla bir çocuğa kazandırmak istediğiniz ne varsa erken çocukluk olarak tanımlanan 6-7 yaşlarına kadar vermeniz gerekmektedir.

Bu açıdan yapılan bu kreş faaliyetleri asla masum değildir. Günlük müfredatları veya yapılan etkinlikleri incelendiğinde buna yönelik tablonun ne kadar korkunç olduğu ortaya çıkacaktır.

Özellikle cinsiyetsiz, kimliksiz, din ve toplumun değerlerine düşman bir nesil ana hedefleridir. Bazıları “çağdaş medeniyet” bazıları “özgürlük” adı altında minik yavrularımızı kendi ideolojilerine kurban seçiyorlar.

Aileye ne kadar düşman olduklarını zaten her seferinde dile getiriyorlar. Ailesiz bir toplum, cinsiyetsiz bir nesil asıl hedefleridir.

Şu an ellerindeki imkanları ile binden fazla kreş açmışlar. Yarın ellerine fırsat geçince bu sayı belki yüz binler olur. Milyonlarca yavrumuzu ele geçirecek bir güç elde edebilirler. Fakat “muhafazakar” diye bilinen iktidarın elinde bu kadar imkan varken on yıllardır İslam ahlakını öğreten bir eğitim müfredatı ve bunların meyvesi olan bir nesil maalesef çıkarıl(a)madı. Yama bir müfredat ile yola devam edildi, ediliyor. Müfredata ciddi manada ne bir şey eklendi ne de bir şey çıkarılabildi. Dolayısıyla nesil istenilen nesil olmadı.

Elbette sorunlar için henüz çok geç kalınmış değil. Daha yapılabilecek şeyler var. Daha imkanlar var. Bundan dolayı savunma sanayiine yapılan yatırım kadar yavrularımızın İslami/insani ahlakı üzerine eğitilmeleri ve yetiştirmeleri için de yatırımlar yapılmalıdır.

Bizler de kendi çocuklarımızın eğitimini, ahlakını asla sistemin insafına bırakmamalıyız. Zira sistem ahlaktan ziyade kendine itaatkâr bireyler ister. Bu şekilde insan yetiştirir. Çocuklarımıza biz sahip çıkalım. Küçük yaşlardan itibaren Allah ve Peygamber sevgisiyle yetiştirelim. Ama mutlaka onları biz yetiştirelim. Cennete layık güller iken, cehennem yakıtına dönmelerini istemiyorsak biz yetiştirelim. İslam ahlakının güzellikleri ile terbiye edelim. Onlar kimseye devredemeyeceğimiz kadar değerlidirler.