Başta Amerika ve Avrupa olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde,
Vicdanları sönmemiş ve ölmemiş olan insanlar Gazze adına ayaktadırlar.
Kimse onlara zorla bir şeyler yaptırmıyor. İnançları da bunu onlara yaptırmıyor.
İnsanlıkları ve sahip oldukları vicdanları onları harekete geçiriyor.
Bunu yaparlarken karşılığında kimse onlara bir şey de vermiyor.
Tam aksine, yaptıklarının bedelini ödüyorlar.
Bir yandan sert ve acımasız müdahalelere uğrarken
Bir yandan da iş ve kariyerlerinden oluyorlar.
Ama tüm bunlara rağmen asla yaptıkları “İnsani Mücadelelerinden” taviz vermiyorlar.
Evet, Gazze nasıl ki dünyaya iman dersi veriyorsa,
Bu insanlar da ve özellikle üniversite öğrencileri de tüm dünyaya insanlık ve vicdan dersi veriyorlar.
Hal böyle iken ülkemizde ‘yeteri dozda’ bir tepkinin olmaması,
“Biz ve üniversite gençliğimiz nerede?” sorusunu akla getiriyor.
Onları ‘insanlık ve vicdan’ harekete geçirirken
Bizim bunların yanına bir de inancımızın eklenmesine rağmen
Neden dolayı bir “Eylemlilik” hali bizde yok acaba?
Veya niçin yeteri düzeyde eylemli, söylemli olamıyoruz?
Korku mu, rızık endişesi mi, kariyer endişesi mi, yorgunluk mu?
Umutsuzluk mu, bıkkınlık mı, akl etmeme mi, dert etmeme mi?
Sahi, nasıl bir sebep olabilir?
Bu manada toplumu diri tutma adına, işin lokomotifleri gençlerdir.
Ve özellikle üniversite gençliğidir.
Gazze gündemi ile toplumu ayakta tutacak olan bu gençlere bir çağrı olarak;
Hangi fikir ve düşüncede olursanız olun ‘Gazze paydasında’ birleşin ve bir araya gelin.
Gazze’de yapılanları dünyaya bir de siz duyurun. Bu duyuruların, yapılan vahşetlere bir engel olacağına inanın.
Tüm dünyaya mesajlar içeren etkinlikler ile tepkilerinizi dile getirin.
Tüm vicdan sahiplerini yanınıza alın.
Beraberce, kardeşçe etkinliklerinizi yapın.
Ayrıştırmak yok, kenarda bırakmak yok. Sağda, solda, önde, arkada olmak yok.
Sadece Gazze adına omuz omuza vermek var.
Kefen giyen bebekler, paramparça bedenler,
Yıkılan evler, yetim kalmış çocuklar,
Çocuksuz kalmış anneler-babalar,
Hasta yataklarından edilen yaşlılar hürmetine
Bir sese bir nefese bir gayrete bir etkiye dönüşen çabaların, sizler de güçlü bir sesi olun!
Ve ey bu gençlere insan haklarını, yaşam hakkını, hukuku, vicdanı, adaleti anlatan profesörler, doçentler, doktorlar ve tüm akademisyenler!
Hep örnek verdiğiniz Batıyı birazcık örnek alın!
Kampüslerde çadır kurup nöbet tutmanıza gerek yok.
Sadece “Kahrolsun İsrail, Yaşasın Özgür Filistin” deyin ve bu gençlerin yanında olun, yeter.
Yani ‘demokratik tepkinizi’ dile getirin.
Ve ey tüm üniversite öğrenci ve hocaları!
Hadi şimdiye kadar yapamadınız, bari Refah’taki katliamları durdurma adına bir şeyler yapın.
Unutmayın! Sizler, Çanakkale ruhu taşıyan bir toprağın insanlarısınız.
Bastığınız topraklarda Filistin’den gelen şehidlerin kanları da var.
Refah sınır kapısı, bugün son kale olan Çanakkale cephesi gibidir.
Orayı aşamayan düşman, mağlup ve zelil bir şekilde gerisin geriye gidecektir.
İşte bu ruhla kalkın ve Gazze’ye ses verin!