Geçen gün Kudüs’te Urfalı Hasan kardeşimizin yaptığı eylem, bundan sonra siyonist çetenin rahat yüzü görmeyeceğinin delilidir.

Hem düşmanlarının sadece HAMAS değil; tüm vicdan sahipleri olduğunun göstergesidir.

Yani şehid olma imkânını bulanlar, şahit kalmayacaktır!

Seyirci gibi bakmayacaklardır!

Sınırlar engel olmaktan çıkınca onlarla aramızda korku, ölüm gibi şeyler engel olmayacaktır.

Kudüslü olmasa da ‘Kudüs Şehidlerimiz’ çıkacaktır.

 

Hasan kardeşimizin yerinde olmak isteyen binlerce, yüz binlerce Hasanlarımız vardır.

İşte bundan dolayı yeryüzü onlara dar olmuştur.

“Nerede bulunursa bulunsunlar onlara alçaklık damgası vurulmuş ve aşağılanmaya mahkûm olmuşlardır.” (3/112)

Dünyanın her yerinde aşağılanma, zillet ve korkunun dışında başka dolaşacak halleri kalmamıştır.

Evet, israil artık tam bir açık cezaevidir. 

Hatta kapalı cezaevi sürecine girmiştir.

Bu saatten sonra hiçbir israilli siyonist dünyanın herhangi bir yerinde elini kolunu sallayıp dolaşamayacaktır.

Bu sadece kalplerindeki korku şeklinde tek olmayacaktır.

Ellerinde, dillerinde imkânları olanlar, buldukları yerde onlara gereken cevabı verecektir.

Merhametten uzak siyonist vampirlere karşı kalplerde merhamet beslenmeyecektir.

Emperyal-siyon-nazi-kukla liderler hariç kapılarını onlara açacak hiçbir ülke yoktur.

Onları bağrına basacak hiçbir halk yoktur.

Buna karşın HAMAS’a, Filistin’e karşı kollarını açan nice müslim,

Gayri müslim ülke ve halk vardır.

Yani israil tutsaktır,

Özgür olan Filistin’dir!

 

Gazze bir şeride sıkıştırılamıyor.

Kıtalar aşıp, okyanuslar geçiyor.

Mücahitler sadece sığınaklarda kalmıyor.

Dünyanın dört bir yanında adları, sembolleri dolaşıyor.

Halk Filistin diyor, Gazze diyor.

Spor Gazze diyor, sanat Gazze diyor, sokak Gazze diyor,

Siyaset Gazze diyor, sanal-sosyal ve gerçek medya Gazze diyor.

Tüm diller tüm renkler Gazze diyor.

Bu açıdan henüz bir barış süreci oluşmamasına rağmen

Gazze için Hudeybiye süreci başlamıştır.

Ve bunun önünde duracak bir engel de bulunmamaktadır.

 

Bize düşen Gazze’yi gündemde tutmaktır.

Zira böyle olunca O sadece gündemde değil; kalpte ve zihinlerde de olacaktır.

Bu bir imana, bu bir vicdana, bu bir mücadeleye dönüşecektir.

Yeri ve zamanı gelince Kudüs adına, Gazze adına,

Vicdan ve merhamet adına bir eyleme bir harekete dönüşecektir.

Her bir Gazze gündemi, siyonist çeteye atılan bir korku füzesi gibidir.

Hele ‘insanlık dışında ortak paydamız olmayan’ bunca halk ayağa kalkmışken

Ve bu gündemi diri tutmak adına bedel öderken,

Tek ayrı noktamız ‘sınırlar’ olan kardeşlerimizi gündemde tutmamak,

Gündem dışı yapmak asla kabul edilecek bir durum değildir.

Çünkü gündemin eyleme dönüştüğü bir sürecin içerisindeyiz.