İki gün önce okullar eğitime başladı. Basın yayında görebildiğimiz tek şey müfredatla başlayıp TEOG`la devam eden eğitim politikamız oldu. Bu memlekette cumhuriyet kurulalı laik-sol ile muhafazakar-mütedeyyin çatışması sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da süregidiyor.
İddalara gore müfredattan Atatürkçülüğün ve evrim teorisinin çıkarılması, cihat kavramının ders kitaplarına girmesi ile TEOG`un kaldırılması gibi başlıklar eğitimin bilimsellikten uzak olacağına dair işaretlermiş. Çünkü bu konular ‘dogmalar olup bu çerçevede şekillenen düşünce sistemine ihtiyaç yokmuş. Eğitimden kasıt bilimsellik vasfına haiz olmasıymış.`
Bu doğrultuda CHP`nin Bursa Milletvekili Milli eğitim komisyonu üyesi Ceyhun İrgil şunları beyan etmiş: “Körelmiş çocuklara, dogmalarla çevrelenmiş düşünme sistemine ihtiyacımız yok. Bu ülkenin ihtiyacı merak eden, sorgulayan, problem çözebilen, tarihini ve toplumsal değerlerini doğru öğrenen, dersler çıkaran, çağdaşlık bilinci ve ahlakıyla donanmış, özgür düşünceye sahip bireylerdir. Toplumsal birlikteliği sağlamanın tek koşulu toplumsal özgürlüktür. Bir kişiye, bir düşünceye, bir inanca, bir ideolojiye veya bir zümreye özgürlük değil. Bugün önümüze getirilen müfredatın içeriğindeki detaylara itirazımızın da, eğitimin bilimsel olmasındaki ısrarımızın da asıl sebebi budur.”
Bu söylemlerdeki katılık yahut dogmasal yaklaşım “Toplumsal birlikteliği sağlamanın tek koşulu toplumsal özgürlüktür.” Ifadesinin neresiyle uyuşuyor?
“Toplumsal birliktelik” laik ve sol anlayış sahibi olmayanları nasıl kapsayacak? Onlar hiç mi sorgulamıyor, problem çözmüyor, tarihini ve toplumsal değerlerini doğru öğrenmiyor, dersler çıkarmıyor, çağdaşlık bilinci ve ahlakıyla donanmıyor, özgür düşünceye sahip olamıyor?
Şayet böyleyse hadi memleketi es geçelim de dışımızdaki medeniyetler ve milletlerin hepsi de laik ve sol anlayış sahibi mi?
İnsanın aklına bu düşünceler gelmiyor değil. Koca koca vekiller, koca koca partiler bir araya gelip istikrarlı bir eğitim politikası yapma yerine birbirlerine laf yetiştirmeye çalışıyorlar.
CHP zihniyeti cumhuriyet kurulalı Milli Eğitim deyince halkın değerlerine ters bir politikayı hedef belleyip aile ile okul arasında zıt bir fikir dünyası oluşturma sevdasında oldu.
Yıl olmuş 2017 hala bu memlekette uzlaşı arayışında olan ne bir iktidar ne de bir muhalefet var. Mevzubahis “eğitim” olunca Ak Partinin sağlık ve ulaşım alanındaki gibi grafiği yükselen gelişmelerin olması gerekmiyor muydu? 15 yıllık bir iktidarın eğitimde istikrarı rayına sokan bir yola revan olması hep beklentiler içinde mi kalacak?
TEOG da 3-4 yıllık bir sistem. İşte yine değişti. Üniversite sınavları hakeza… Bedava kitap dağıtmak, okul yapmak, dershane sayısı artırmak gibi halkın gönlünü okşayan yaklaşımlar iyi, güzel de kalıcı ve istikrarlı bir eğitim politikası oluşturmak ne kadar zormuş!
Anlaşıldı ki eğitimdeki yatırımlar ekonomideki yatırımlar gibi kolay ve öngürülebilir değilmiş. Ancak yapabilen ülkeler için bir yol varsa bu halk daha iyisine layık değil mi?
Bu istikrarsızlıktan nemalanan laik ve sol anlayışa iktidar cesaret vermiyor mu?
TEOG meselesinde de bu cesareti verenler adeta “Haklısınız, bir politikamız yok. Eğitimde henüz istikrar sağlamış değiliz” demiyorlar mı?
Öyleyse konuya ivedilikle yaklaşmalı, sağlam ve öngörülebilir bir yaklaşım sergilenmeli ki muhalefet ve diğerler halkla beraber bunu takdir edebilsin. Tıpkı yol, savunma ve bilişimdeki gelişmeler gibi.
Milli Eğitimin bütçesinin yetersizliği, sosyal statüye göre eğitim, öğretmenlerdeki kalite, okullardaki fiziki durumlar göze çarpan sorunlar diye yazılagelse de iktidarın da muhalefetin de uygulama alanıne sokamadıkları tek şey “eğitimde süreklilik”tir. Aşılamayan, çözüm üretilemeyen, yıllardır sorun olarak varlığını devam ettiren yegane mesele “eğitim” olsa gerek.
Bu soruna oturaklı bir yaklaşım gösterilmediği müdetçe Pisa 2016 raporuna göre 76 ülke içinde 50. sırada yer almanın yüze vurulması laik ve sol zihniyetçe her yıl bir fırsat olarak algılanması kaçınılmaz olur. Bu durumda sormazlar mı eğitim politikamız niçin yok diye?