İşgalci israil`e yönelik Türkiye`nin attığı adımlar, dünya siyasi sahnede prim görse de elbette haklılığından değil, geç kalınmış olmasından dolayı bir tepkiyi çekiyor. Zira bu adımlar şimdiye kadar atılmış ve sonucu alınmış gelişmeler olmalıydı.
Ayrıca füze kalkanı projesi, temelde işgalci israil`i korumaya yönelik bir adım olduğundan Türkiye tarafından kabul görmüş olması, işgalci israil`e karşı yapılacak olan girişimlerle büyük bir tenakuz arz ediyor. İktidarın bunu masum bir NATO talebi diye lanse etmesi, hiç kimse tarafından yutmadı bu böyle biline.
Gelelim “Dünya Küdüs Günü” etkinliği dolayısıyla FKM(Fırat Kültür Merkezi) ile yaşadıklarımıza… Meğerse bazılarının da karşıt bir ahvali varmış. Tansiyonları Kudüs anılınca yükseliyormuş. Kudüs`ü hatırlatan bir etkinlik düzenlenirse İşgalci israil`in mazlumluğu(!) akıllarına geliyormuş.
Efendim sudoku/bulmaca gibi konuşmayalım. Meselenin özüne gelelim de sizleri daha fazla zahmete sokmayalım. “Özgür Kudüs Platformu” olarak geçen yıl Zeytinburnu Kültür Merkezini kiralayarak hamd olsun Kudüs`ü anma etkinliği düzenledik. Bu yıl da aynı talebimize karşılık aynı kültür merkezinin tamiratta olması bizleri farklı arayışlara sevk etti. Fiyat olarak da cazibeli gelince FKM‘yi kiraladık. Anlaşmamızı da yaptık. Özel olarak illa FKM olsun sevdasında değildik tabii ki. Lakin geçen yıl uygun gelmeyen fiyatlar bu yıl uygundu. Hal böyle olunca programımıza henüz yirmi gün varken hazırlıklara başladık ve gazetelere, sitelere, radyolara programın yapılacağı adresi ve tarihi verdik. Adres ve tarih yayınlanmaya ve anons edilmeye başlandı yirmi gün boyunca.
Bu ilan, programın gerçekleşmesine üç gün kala kötü bir akıbete uğradı. FKM yetkilileri arkadaşlarımızı çağırıp programımızın içeriğini, hatipleri ve resmi izinleri görmek istediklerini söylediler. Bir şeylerin döndüğünü hissetttik. Dediklerini verdik. Meğer maksat üzüm yemek değilmiş. Bizi, bağcıyı dövmek istiyorlarmış. Programımızın radikal olduğunu önce dile getirdiler. Bunu gerekçeleriyle çürüttük. Neyse başınızı ağırtmayayım sudan gerekçelerin iptal için neden olmayacağını görüşmeler neticesinde iknayla izah edince, onlar da bunu kabullendiler ve “abileri”nin programın iptalini istediklerini söyleyip kabahati şahsi olarak üstlendiler. (Yani bizi kabullenmeleri kendi kabahatleriymiş.) Tekrar görüşmelerle programa üç gün kalma durumunun aciliyeti dile getirildi. Bu saatten sonra başka bir yer kiralanamazdı. Arkadaşlarımız bunun vebalinin onlara ait olduğunu dile getirdilerse de “abiler” duvarına toslayan sözler geri geliyordu. “Abiler” deyim yerindeyse “Nuh diyor peygamber demiyor”lardı. “Abiler”e göre biz radikaldik, Kudüs`ü anma ile ilgili bir pragram FKM`ye bu vesileyle yakışmıyor olsa gerek.Demek ki layt bir program oynanması gerekiyormuş. Böyle bir program nasıl olabilir diye düşünürken FKM`yi kiralamak için gittiğimiz gün, provası yapılan bir oyun ve oyuncuları gördüğüm aklıma geldi. Kızlı, erkekli ve ayı kıyafetli, ellerinde deflerle bir grup görmüştüm. Kadınlar hamamda nasıl bayılır diye biri ayıya bağırıyor, ayı kılığındaki oyuncu da bu marifeti sergilemeye çalışıyordu. Anlaşılan biz böyle bir program yapsaydık FKM abileri bize izin vereceklerdi. Ama biz hamamda bayılan ayıdan değil. Kudüs`ten, Kudüs`te zalimane öldürülen çocuktan, kadından yani bir Filistinlinin işgalci israil tarafından bugüne kadar nasıl öldürüldüğü/öldürüleceği gerçeğinden bahsedecektik. Uykuları kaçmış olan “abiler” Filistin gerçeğine tahammül edemezlerdi. Kudüs`ten bahsetmektense hamamda ayının bayılmasını tecih ederlerdi demek ki.
Sonradan ısrarlar ve iknalar haklısınızla sınırlı kalınca, asıl bakla ağızlarından döküldü. Abilere bu ısrar emrini verenin istihbarat olduğu fısıldandı. Gerçek nedir bilinmez; ama kesin olanın FKM abileri ve istihbaratın üstün gayret ve çabaları sonucu, kazanan neredeyse işgalci israil olacaktı.
Eh, mevzubahis istihbarat şöyle demişmiş: “Hiçbir şekilde bu program asla burada gerçekleşmemeli.” Düşünüyorum da bilmeden ne büyük bir iş gerçekleştirmişiz. Meğer arıkovanına çomak sokmuşuz da haberimiz yokmuş. Meğer FKM, malum çevrenin kamusal alanı ya da kurtarılmış bölgesiymiş. Tabi bizim gibi Kudüs`ü anma irticai faliyetlerinde bulunmak, programımızın iptaline de sebep olsa da bu mabedde ibadetin ancak “abiler zihniyetine ve istihbarat izni”ne bağlı olduğunu fark etme basiretine ulaşmak, bir erdem. Abileri kardeşlerimiz olarak görmemiz yanlış bir yaklaşım mıydı acaba? Kendi kendimize gelin güvey olmuşuz meğer.
Aslında FKM abilerinin, bu tip durumlarla bir daha karşılaşmamaları adına bir tavsiyemiz var: Bundan sonra kendilerine başvuranlardan program içeriğini istemeleri gibi suni girişimlerde bulunmalarındansa, istihbarattan bir GBT(Genel Bilgi Toplama) istesinler. Emin olun ki daha rahat ederler. Böylece ne onlar ne de programı olanlar sıkıntıya girmezler.
Programımız ne oldu diyenler için sözümü tamamlayalım. Adres değilikliği yapıldığı ve son üç gün içinde yeni bir yer kiralandığı için olumsuz geçmesi birileri tarafından beklenen “Kudüs Günü Etkinliği” hem coşkulu hem de FKM`yi aratmayacak teknik özelliklere sahip bir mekanda gerçekleşti. Allah`ın yardımı ve kardeşlerimizin gayretiyle…
Programa katkılarından dolayı sayın Abdurrahman Dilipak, Rıdvan Kaya, Bahadır Kurbanoğlu`na, Özel FM`e ve Grup Yürüyüş`e –emeği geçen, katılım gösteren herkese- duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyor, Allah gayretlerinizi zayi etmesin diyoruz.