Gel, ey Ramazan!
Rahmet`i, mağfireti seher yeliyle beraber
ruhuma üfleyen, melekleştiren.
Yılda bir olsa da yolunu gözetleyen ben;
aciz, muhtaç ve sana tutkun.
Gel, ey Ramazan!
nefsim ve şeytanımdır.
Zincirle beni, zincirle nefsimi
ey ruhumu pak kılan!
Fakat utanıyorum ey cancağızım.
Bir yıl önceki arınmışlığı koruyamamanın
utancı sarıyor benliğimi, muhtacım.
Gel, ey Ramazan!
sen Rabbimin inayeti,
sen Rabbimin mağfireti olan.
Ben nankör, ben kadir bilmez bir şaki...
Ebruli bulutlar altında bir
serinlik verecek rahmetinle
şu sıcak günlerde,
yaz mevsimi de olsa gel,
Gel, ey Ramazan!
Seherlerdeki ahlarım, vahlarım!..
Gözü yaşlı bir esirim.
Şu günahlar kıyısında bir sefine beklerim.
Adı Ramazan; pak eyleyen, arındıran.
Gel, ey Ramazan!
Anlat bana ey ruhumun gıdası!
Ey amellerimin ihyası!
Anlat nasıl geleceğini.
Öyle bir gelişle gel ki ey Ramazan,
yüreklerde tazelensin iman.
Nankörüz,
mayası nankörlükle yoğrulmuş,
basireti kapanmış,
kalp gözü birer körüz.
Aç gözlerimizi,
yoğur mayamızı firasetle...
yüreklerimize aydınlık,
gönüllerimize muhabbet ekle,
ey intizarına durduğum gel!
Gel ey Ramazan!
bin yıl gibi geliyor.
Gelişin bir ay`mış,
bir gün gibi bitiyor.
Ben sana vurgun,
ben sana meftun
bihaberim, dünden bugünden.
Zamanla işi olmaz aşık kulun.
Ey gönlüme özlemini salan,
Gel, ey Ramazan!
Rabbe yakın kılan,
kalbe lezzet, gönle sürür
veren gelişinle gel.
İhya edip, nura gark,
Kur`an`a rapt eden,
gündüzü har`dan geceyi
nar`dan necat kılan
ağızları kitleyen,
sabır yağdıran.
Tohum tohum
rahmet-i ilahi
saçan özlemim!
Gel, gel ey Ramazan.
Hoş geldin, sevdam!..