Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Netanyahu ve Gallant için tutuklama kararını tüm baskılara karşın verip açıkladı. Bu durumun hoşuna gitmediği ikinci ülke, elbette ki işgalci israilin hamisi ve destekçisi olan Amerika oldu. Dünyayı sömüren ve çıkarlarını önceleyen Amerika, 4. defa Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda mazlum Filistinlilere yardım edilmesine de engel oldu. Bu kadar çok yüzlü olmanın ve zulmü alkışlamanın akıbeti hoş görülmese de gerçekliği gözler önünde cari oluyor.
Bu karardan yani savaş ve soykırım suçlusu bu iki katilin birinci dereceden suçlu olması, Güney Afrika’nın girişimi ve sonradan bu girişime katılan diğer ülkelerin katkısıyla gerçekleşti. Uygulanması veya sorunlarla karşılaşması açısından bazı engellerin olacağı aşikardır, fakat şimdiden birkaç ülkenin bu kararı uygulayacağını dile getirmesi, önemli bir nokta olarak zihinlerde yer alacaktır.
Bu kararın dünya siyaset tarihinde gelecek nesillerin dünyasında da tarihe mal olmuş bir karar olarak yer alması da önemlidir.
Amerika’nın kararı desteklememesi ve uygulamayacağını söylemesi kararın değerini düşürmez. Bilakis geri dönülmez bir yol almış olan bu karar, artık verilmiş ve açıklanarak tarihe iz düşmüştür.
İşin bundan sonrası için aynı mekanizma kullanılarak işgalci israilin bölge bölge soykırım yaptığının ayrı ayrı müracaatları yapılarak baskı oluşturmaya gidilmelidir. Gazze için olduğu gibi Batı Şeria ve Lübnan için de bu karar çıkarılmaya çalışılmalıdır. Şartlar el veriyorsa çocuk ve kadın katliamları için de ayrı ayrı müracaatlarda bulunup ayrı ayrı kararlar aldırılmalıdır.
Özellikle devletlerin Ariel Şaron’un sonu gibi bu iki katilin sonunu Allah’a havale etmeleri işin kolay yanı olsa gerek. Elbette Allah, zalimlerin yaptıklarından habersiz değildir. Elbette Allah Teâla, onları cezasız bırakmaz. Elbette mühlet vermesi cezalarının artırılması içindir. Elbette Adil ve Cebbar’dır, hakim ve hikmet sahibidir. Lakin bir Müslüman ve bir insan olarak elimizden geleni yapmamız gerekir. Bireysel girişimlerin devletler girişimi gibi olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu tür girişimleri Güney Afrika’nın ötesinde Müslüman devletler yapmalıydı.
İnsani özelliklerini yitirmeyen ve mazlumlarla dayanışma içinde olan herkese selam olsun. Sessiz ölümlere meydan veren sessizlere gelince, yuh olsun…