Gazetemizin dünkü manşeti de buna yönelikti: Okulların yardımcı ders kitabı meselesi… Yapılan milyonlarca masraf ve okutulmayan ders kitaplarının ne anlamı var? Şayet yardımcı ders kitapları öğretmenlerin samimi endişelerinden kaynaklanıyorsa MEB, bunu dikkate almalı ve en iyi ve kaliteli, kendini piyasasına kabullendirmiş devlet ve özel okulların öğretmenleri ile anlaşarak buna ihtiyaç duymayacak şekilde ders kitapları hazırlamalıdır. Aksi halde herkesin anladığı şudur: Birileri ders kitabı ihalelerini MEB’den alarak haksız kazanç sağlıyor ve birileri de ya buna ortak ya da göz yumuyor. “Demek ki bunda bir sıkıntı var.”

Bu söylem ve bu yaklaşım bir iddiadan ibaret değil; her yıl aynı şeyler ve her yıl aynı yaklaşımlar mevcut. İktidar 2002’den beri şu anki ile beraber tam 9 Milli Eğitim Bakanı değiştirdi. Sağlık ve Ulaştırma’da paralı hizmetler olsa da ciddi bir ilerleme kaydederken neden ikisinden veya hepsinden önemli olan MEB gibi bir bakanlıkta sürekli ve kalıcı bir eğitim metodu uygulanmadı? “Demek ki bunda bir sıkıntı var.”

21 yıllık iktidar, ortalama 2.3 yılda bir bakan değiştirmiş ve bu gayeye ulaşmamış olduğundan dolayı eleştirilmeyi kabullenmelidir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda geçmişte bir eleştiride bulunmuş ve 2017’de şunları söylemişti:

“… Ders kitapları konusunda daha fazla şikâyet gelmeye başladı. İlgili arkadaşlara, başta Hükümetimiz olmak üzere zaman zaman YÖK Başkanımla bunları paylaşıyorum. Demek ki bunda bir sıkıntı var. Bakanımızla bu meseleyi konuştuk. Gerekli tedbirler alınacak. Bu da ayrı bir eleştiri konusu… Hala öğretmenlerimizi de öğrencilerimizi de velilerimizi de memnun eden bir sistem kuramadık. Bir toplumun inşası burada söz konusu… Son düzenlemeye rağmen, müfredat ve ders kitapları konusunda da istediğimiz neticeyi elde edemediğimiz anlaşılıyor…”

Siyah olarak belirttiğimiz cümlelerde Cumhurbaşkanı şu noktalara dikkat çekiyor:

-Ders kitapları konusunda şikâyet var.

-(Eğitim konusunda) Sıkıntı var.

-Ne öğretmenler ne öğrenciler ne de veliler memnun değil.

-(Eğitim konusunda) bir sistem kurulamamış.

-Müfredat ve ders kitapları konusunda istenilen netice elde edilememiş.

Diyeceksiniz ki devletin başı belirttiğiniz ve herkesin konuştuğu bu meselede 2017’de aynı görüşü belirtmiş ya, daha ne istiyorsunuz? Haklısınız!

İktidarın bu konuda sorunun farkında olmadığını ve bilmediğini söylemiyoruz. 2017’deki bu açıklamaya rağmen aradan geçen altı yılda yine bir çözüm geliştirilmemesi ve hala konuyu konuşuyor olmamız uygun mu? Tanı, teşhis ve tedavi için hala geç kalınmış değil. Bunlar olmuyorsa “Demek ki bunda bir sıkıntı var.