Bir Danimarka’da bir İsveç’te bazen Hollanda bazen de Finlandiya yahut Rusya’da kutsalımız Kur’an-ı Kerim’e karşı yakma ve benzeri hakaretler gerçekleşiyor.

Dünya sağırları oynasa da bir direnç ve karşı koyuş bilinci, yavaş yavaş canlanıyor; dünya kamuoyu bu farkındalığa şahit oluyor.

Halkı Müslüman ülkelerin yöneticileri henüz ciddi bir yaptırım uygulamasa da bazı ülkeler Büyükelçilerini geri çekmek bazıları da ambargo gibi tehdit yoluna gittiler.

Elbette İsveç gibi sol’un etkisinin olduğu bir ülkede sağ cenah bir şey yapmasa da kutsallara hakareti anayasalarından çıkarabilirler/çıkarmalıdırlar.

1970’lerden bu yana anayasalarındaki bu durum dahi aslında devletin güvenliği, özgürlüğün kısıtlanması ve işin farklı boyutlara varması gibi neticeleri olması durumunda müdahale hakkı veriyor; lakin yerel yöneticilerden üst yöneticilere hatta güvenlik güçlerine dek İsveç, bu konuda pek bir istekli görülmüyor.

Israrla Müslümanlara ve kutsallarına hatta Peygamber Efendimize kadar hakaretler silsilesi durmak bilmiyor.

Fransa’daki Çarli Hepdo vakasındaki Kuaşi kardeşlerin operasyonu gibi bir durum yarın gerçekleşirse, başta İsveç ve Danimarka olmak üzere Batı’nın çığırtkanlığı hiçbir gerekçe taşımaz.

Hakarete uğrayan kitle Hıristiyan olsa idi, yediği tokattan sonra diğer yanağını çevirebilirdi; lakin Müslüman, bir delikten iki defa ısırılmamaya inanır.

Bu nedenle tepkimizi bireysellikten topluma Müslüman ülkeler olarak dünyaya yaymalıyız ki bu alçaklığı önlemenin bir yolu olsun.

Her mahalle, şehir ve ülke; bu rezalete kendi oranınca çözüm bulmalı ve yaptırıma dönüştürmelidir.

Bugün Pazar ve birçok yerde “KUR’AN’A SAYGI” mitingleri olmakta, yürüyüşler yapılmaktadır.

İstanbul’un Zeytinburnu, Esenyurt, Arnavutköy, Bağcılar ve Taksim gibi ilçeleri meydanlarında bu protestolar yapılırken, DİYARBAKIR istasyon meydanında saat 17.00’da yapılacak olan büyük protestoyu unutmayalım.

Buna destek, Diyarbakır’da oturanların değil, tüm bölge illerinde yaşayan yakın ve uzak olan her Müslümanın sorumluluğudur.

Sesimizi kimse duymaz, koca koca ülkeler bas bas bağırıyor da İsveç ve Danimarka duymuyorsa Diyarbakır mı duyuracak diye düşünmeyelim.

Hz. İbrahim’in Mekke’den bağırması, dünya coğrafyasındaki Müslümanların her hac mevsiminde koşa koşa hacca gitme etkisi yapmamış mıydı?

Bir insanın sesi ne kadar etkili olabilir ki böyle bir eylem dünya Müslümanlarının kalbine nakş olundu?

Demek ki duyuran, etki ettiren ve kalpleri evirip çeviren, gücü her şeye yeten Allah’tır; sahibimizdir; yeter ki biz bu gerçeğe inanarak İstasyon meydanından KUR’AN’A SAYGI adına haykırıp İsveç’in, Danimarka’nın ve bu alçaklığı yapan alçakların yüzüne haykıralım.

Kalplere korku salan Allah’tır, Kahhar’dır.

NOT: Adana’da Şehid edilen Sacid kardeşim; Rabbim sana rahmet etsin, ailene ve davadaşlarına sabırlar versin. Bizi yolundan ayırmasın. Üzüntümüz kalbimizde olsa da gözlerimiz senin ayak izlerini takip etmektedir. Bastığın yerlere basarak sacid bir nesil ardın sıra yürüyecek inşallah.