Bir kötülüğü meşru göstermenin birçok yolları vardır. Meşruiyetini toplum nazarında kazanamayan her görüş, sarf-ı nazar edilen bir görüş olarak kalacaktır. Bu vesileyle kötülüğü meşru göstermenin en belirgin yolu, onu halkın gözü gözüne sokmak, yani sık sık reklamını yapıp normalleştirmektir. Kötülüğün reklamı olur mu demeyin? Elbette hiç kimse malını ya da görüşünü kötü olarak lanse etmez.
Eskiden toplumun süzgeci olan ve kabul görmüş pozisyonunda değerleri vardı. Bu değerler toplumun filtresi konumunda olup kötülüğü bir nebze olsun engelliyor, yayılmasının önünde duruyordu. Toplumun değişmesiyle beraber, teknoloji ve anlayış da değişti. Bu değişim irade sahibi kimselerin elinde faydaya dönüşse de gelişimden çok bozulmaya neden oldu/oluyor.
Hani televizyon izlemek istemeyen kimseler için Özal’ın dediği gibi kumandanın düğmesine dokunup kapatman yeterli, anlayışı zahirde doğru olsa da kazın ayağı öyle değil. Bir korunun etrafında dolanıp duran koyun sürüsü, bugün olmazsa yarın mutlaka koruya girer gerçeğini kim ret edebilir. Kötülüğün reklamı ve halkın nazarında meşrulaşması da bu açıdan üzerinde durulması gereken bir konudur.
Bireysel engellemeler yahut karşı duruş, sivil toplum kuruluşlarının tavrı ya da cemaatlerin yaklaşımı belli bir oranda toplumda kötülüğün yayılmasına engel olarak görülse de bu girişimleri destekleyen en önemli unsur devletin kurum ve kuruluşlarıyla, yönetici irade ile dik durmasıdır. Şayet devlet de kötülüğün yayılmasına zemin hazırlayan unsurları “hak ve hürriyetler” çerçevesinde desteklerse, şimdiki gibi toplumda bir infiale sebep olur.
İnsanlar gerek aşırı derecede ifsada sebep olacak festivalleri, sapkın anlayışların gösterilerini, çocuk yaştakilerin cinsiyet değiştirmelerini, batının diğer bozgun ve bozucu ahlaki değerlerini bu yollarla meşru görecekse toplum, dindar neslin hayâlini dahi kuramaz. Putin gibi bir yönetici dahi sapkınlığı anayasal olarak toplumu için zararlı görüp yasaklıyorsa, bizim gibi Müslüman toplum için iktidar bunu haydi haydi yasaklamalıdır.
Bu sapkın güruh sık sık basın yayında boy gösterip kendini meşrulaştırma arayışında iken, dış güdümlü kuruluşların fonları ile destek bulurken meşruiyet kazanmasının Müslüman topluma bedeli ağır olacaktır. İktidar, halkın bu konudaki haklı taleplerini bir an önce dikkate alıp anayasal düzenleme yapmalı ve yasaklamalıdır. Bu işte masumiyet karinesi dahi yoktur. Kötülüğün yasallaştırılması meşru görülemez. Neslimizi ve geleceğimizi sapkın anlayıştan korumak adına iktidara bu konudaki haklı taleplerimizi her zaman ve zeminde hatırlatmalı, sapkın anlayışı yasaklamaya teşvik etmeliyiz. Basın yayın olarak bu işte katkısı olan her girişimi bireysel veya kurumsal mutlaka desteklemeliyiz.
Bu sebeple Tekirdağ’daki olayda belediye başkanının görevden alınması, Kocaeli ve Konya’da ifsadi festivallerin yasaklanması, buna teşvik eden sanatçı taifesinin hoş görülmemesi, İstanbul’da sapkınların yürüyüşüne izin verilmeyeceğinin açıklanması toplumsal anlayışın ve STK’ların iktidarca desteklenmesidir. Bu anlayışın devletin her kademesinde giderek artması ve yer alması dileğiyle…