Siyasetin kızıştığı bugünlerde “Ben oruçluyum” demeyi kimse kendine yakıştırmıyor galiba.

Hele de siyasiler…

Düşünüyorum da “erdem” dediğimiz ahlaki fazilet, siyasilerin ve halkın arasında kayboluyorsa birilerinin buna dur demesi gerekmez mi?

Siyaset, aynı zamanda halk için yapılan ve halk adına talip olunan bir olguysa, halkın değerlerine yabancı olunmamalıdır.

Hâlbuki gidişata baktığımızda hakaret, küfür ve iftiralar havada uçuşuyor.

Siyasiler bunları birbirleri aleyhine utanmadan halkın yüzüne baka baka konuşuyor ve destek bulmayı umuyor, nitekim buluyorlar.

Hani bizim için ve bizim adımıza yahut bizim hayrımıza yapmayı hedeflediğiniz o siyaset anlayışının, bizimle bir ilgisi olmadığını lütfen bilin.

Herkes aynı görüş ve düşüncede olmayabilir; bu durum hakaret, küfür ve iftira atmayı gerektirmez.

Şayet karşıt görüşlüler konuşarak anlaşamıyor ve ötekileştirerek nefret ekiyorlarsa fazla bir şey beklememek gerekir.

Zira kendine saygısı olmayanın başkasına da saygısı olmaz.

Halk olarak kendimize, seçmen olarak da adaylara yön vermeyi gaye edinmişsek haykırmalı, sesimizi yükseltmeli ve bu tutum ve davranışlardan kaçınılması gerektiğini siyasilere hatırlatmalıyız.

Rakibimizi küçümsemenin veya aşağılamanın yolu işin kolayına kaçan iftira atmak ve hakaretler yapmak gibi basite indirgenemez.

Duyarlı, ilkeli ve dik duruşlu kısaca omurgalı olan siyaset, ardında hoş bir seda bırakan gurur kaynağı bir siyasettir.

İlkesizlik üzerine bina edilen ve her türlü araçla hedefe varmayı mübah gören Makyavelist anlayışın hiçbir gururu olmadığı gibi toplum nezdinde bıraktığı iyi bir intibası da olmaz.

Şu an mevcut olan siyaset anlayışında bir partinin lideri, diğer bir parti liderini hedef alan konuşmasında yüz yüze söyleyemediği hakaretlerle tribüne oynuyor.

Buna “Dün dündür, bugün bu gündür” yaklaşımı çerçevesinde yaklaşmak kişilik kırılmasıdır.

Doğru olmayanın doğru karar verememesi gibi düşünmek lazım.

Yanlış cetvelle düz doğru çizilmez.

Kendine karşı omurgasız olan bir insan, bu halka karşı daha çok omurgasız olur.

Prensip sahibi insanlar övgü beklemez, övgü onları bulur.

Sonra düşünüyorum da siyasilerin bu konuda çıtayı bu kadar dik tutmalarının yani hakaret, küfür ve iftiraların bu denli yoğun olmasının sebebi halk olarak biz olmayalım?

Biz düzelseydik onlar da düzelir miydi?

Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmez.

Öyleyse konumuzun başına dönelim.

Bu hakaretlere maruz kaldığımızda bu ayın hürmetine “Ben oruçluyum” demek de bir çözümdür.

Siyasiler!

Başta siz buyrun; “Ben oruçluyum” demeye…

Göreceksiniz birçok şey değişecek…

Başta siz olmak üzere…