Üzerine güneşin doğduğu en anlamlı günlerden biri de Rebiülevvel ayının 12. gecesinin sabahı olsa gerek.
Süleyman Çelebi Mevlidinde “Ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer” diye buna işaret etmişti.
O’ndan önceki cahiliye dönemlerinde de doğabilirdik.
Risaletinden ve kendisiyle -hamd olsun- müşerref olduğumuz din-i mübin-i İslam’dan haberdar olmayabilirdik.
Ne kadar şanslı ne kadar da lütf-u ilahiye mazharız, farkında mıyız acaba?
O’na olan muhabbet, yüzyıllardır dinmeyen bir enginlikle katlanarak büyüyor.
Adı anıldığında kiminin elleri kalbinin üzerine giderken kiminin dudakları salat ve selamla aralanıyor.
Bu halkın ve bu yanık bağırlıların Muhammedi sevdası ve sedası bazen bir evden bazen bir salonda bazen de Diyarbakır istasyon meydanında göklere yükseldi.
Öyle ya Yüce Allah ve melekleri övmedi mi O güzel Resulü: ““Şüphesiz Allah ve melekleri, peygambere çokça salât etmektedirler. Ey Müminler! Siz de O’na salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin” (Ahzâb, 56)
Kaside-i Bürde’de de aynı övgü yer almıyor mu?
Mevlaya Salli ve Sellim daimen ebeda
Ala Habibike hayril halki küllihimi
(Sonsuz salât ve selâmlar, eyleriz Mevlâm dâimâ
En hayırlı yarattığın, O mübarek Habîbine)
Sultan Abdulazizin annesi Bezm-i Alem Valide Sultan da ne güzel dile getirmiş bu sevdayı:
Muhabbetten Muhammed oldu hasıl
Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl
Fatih Sultan Mehmed’in ifadesi ise çok daha ayrı:
Sen kokmayan gülü neyleyim,
Neyleyim sensiz baharı?
Sen doğmayan günü neyleyim,
Neyleyim sensiz ben dünyayı?
Bir şairin sözleriyle bitirelim:
Muhammedün beşerün la kel beşer
Bel hüve kelyakutün beynel hacer
(Hazret-i MUHAMMED beşerdir; fakat beşer gibi değildir.
Belki O, taşlar arasında yakut gibidir. Gerçi yakut da taştır; fakat diğer taşlar gibi değildir.)
İçinde olduğumuz bu günlerde bu duyguların anlamı daha fazla derinlik ifade ediyor gönüllerde.
“ADI YASİN!”
6-8 Ekim şehitlerinin yâd edildiği bugünlerde “aşk”, Yasin ve arkadaşlarıyla vücut bulmuş olsa gerek.
Tüm hücrelerine dek sinmiş ve tüm işaretlerde bu ayan beyandı.
“ADI YASİN” romanını okuyunca annesinin bir şehit yetiştirdiğinden habersiz olduğunu anladım.
Temiz ve hayâ timsali…
Bilmiyor muydun bacım, Rabbimizin bozulmuş bu asır ve zamanda böylesi güzel kullarını bize bırakmayacağını..?
Yetişen güllerin günü gelince derleneceğini..?
Yüreğine bir kor gibi acısı düşse de ahirette sizlere cennet kapılarını o açacaktır inşallah.
Bu davayı omuzlayanlar hayırla yâd edilirken, sokağa çağıranlar ilelebet lanetle anılacaklar.
Değerli yazarımız Meryem Varol’un kaleme aldığı bu güzel eserin anlatım ve üslubunu takdir ettim.
Bazı eserler galiba yazılmıyor, yaşanıyor.
Yazar, yazan değil; kendinden bir şeyler katandır.
Bu kitabı alıp Yasin’in hikâyesini okumak isteyenler için Adı Yasin Meryem Varol (kitapbahcesi.com) adresinden ve 0505 027 08 81 whatsap sipariş hattından ulaşabilirler.
Geçmişi bilenler geleceği daha iyi okurlar.