Okullarda kayıt süreci çekişmeli geçti/geçiyor olsa da yarın okullar açılıyor hayırlısıyla.

Yıllardır basında işlenmesine rağmen her yıl kayıt ücretleri sürekli gündemi işgal ediyor.

Milli Eğitim Bakanı açıklama yapıp genelgeler yayınlıyor; fakat okul yöneticileri duymamış ya da bilmiyormuş gibi Okul Aile Birlikleri hesabına bağış adı altında habire istiyorlar veya istemek zorunda kalıyorlar.

Bu konu MEB veya MEB Bakanı’nın çözebileceği bir mevzu olmaktan çıkmış bir konudur.

Hükümetin okullara yardım etmesi ve farklı giderleri desteklemesi, okulların giderlerini karşılamaları sorunu çözecektir.

Belki de bu kadar basit mi denecek olursa işin bütçeye bindireceği yük, iktidarı bu yönüyle ürkütmekte yahut bu giderleri göze alamamasına sebep olmaktadır.

Düşünün ki anayasada eğitimin bu ülkede parasız olduğu yazılı olmasına rağmen eğitim, artık resmi olmasa da paralıymış gibi lüks oldu.

Bu durumu soruna çeviren ve üretilen yan sorunlarla içinden çıkılmaz hale getiren de iktidara gelen hükümetlerdir.

Yani bu memleketin kuruluş felsefesinde eğitime ayrılan bütçe her zaman en büyük bütçe olmalıyken “Savunma Bakanlığı” gibi güvenlik endişeli bütçeler, öncelikli oldu.

Okulların Özel Güvenlik personeli almaları, hizmetli sayısını öğrenci sayısına paralel artırmaları,  eğitimde kaliteyi esas alan girişimlerde bulunmaları ve okulların fiziki durumlarıyla ilgilenmeleri belli bir külfeti doğurdu.

Hatta teknolojik gelişmelerin hızla yol aldığı bu devirde basit bilgisayar ihtiyacını dahi kendi imkânlarıyla sağlama yoluna gidilmeye çalışılıyor.

Bu haklı gerekçelerin hiçbiri velilerden kayıt parası adı altında normal değil, abartılı ücretlerin alınmasına sebep olamaz.

Bunun asıl müsebbibi de geçmiş ve bu politikayı devam ettirecek gelecek hükümetlerdir.

Okulların fiziki ve donanım ihtiyaçları için neredeyse her hafta camilerde para toplanması misali velilerden para toplamakla görevli olan idareciler de artık bıkmış olsa gerek.

Yine de birtakım idarecilerin bu durumu suiistimal etmesi, sistemin yan zararlarını beraberinde getirmiştir.

Bu meseleyle ilintili olarak yardımcı ders kitaplarının da velilere dayatılması eğitimcilerin kusuru olarak algılanıyor ki nispeten doğrudur.

Devlet bunu telafi etmek adına yardımcı ders kitaplarını bundan böyle kendisi vereceğini ilan etse de ne derece eğitim camiasında kabul görür bu durum, bekleyip göreceğiz.

MEB’in yardımcı ders kitapları, kalite ve içerik olarak özel dershanelerin veya yayınevlerinin çıkardığı kalitede olmasını umarken, geçen yıllarda ve hala bedava verilen ders kitaplarının hiç kaale alınmamasının dikkate alınmasını umuyoruz.

Kayıt parası, ders ve yardımcı ders kitapları gibi velilere taalluk eden meselelerde çözüm iradeli bir iktidarın bu halka yapabileceği en büyük yardım, bu sorunları ortadan kaldıracak girişimde bulunmasıdır.

Her yıl gelenekleşmiş şekilde bu meseleleri eğitim yılı başında dile getirmek, zeval mi vebal mi bilemiyorum.

Sorunsuz bir eğitim yılı diliyorum.