Muharrem ayındayız. Ramazan’dan sonra en hayırlı olan bir ay. Ne yazık ki “Kerbela Katliamı”nın da bu ayda olması hüznü ve üzüntüyü tetikleyen bir olgudur.
Öyle ki Hz. Hüseyin ve yarenlerinin bu tarihi dik duruşları, asırların unutturamadığı bir kıyam ve hareket oldu.
Bu onurlu ve izzeti duruşu, şiirlerinde işleyenler ve ele alanlar sözü; inci ve cevherle süsleyip anlatadurdular. Sözün güzelliği zaman zaman acıyı unutturacak kadar olsa da unutulmadı Kerbela.
Kur’an’ı, din-i İslam’ı metâ gibi sattılar,
Ehl-i Beyt’i üryan büryan Şam’a esir ettiler,
İnsanlığa reva olmaz böyle bir iş tuttular,
Ümmet olmak böyle midir Hz. Peygambere?
Hem ciğerpâre-yi Fâtıma, nur-i çeşm-i Haydar’e
Sultan Abdulaziz’in bu sözleri olayın siyasi ve sosyal sebebini izahla bu zulmün insanlığa da sığmadığının beyanıdır. Ümmete sitem ve feryattır.
*
Reşkdür cana ızdırab salan
Reşkdür alemi harab kılan
Reşkdür mucib-i cafa-yı Yezid
Reşkdür kim Hüseyn’i etdi şehid
Kerbela’da doğup orada vefat eden Kerbela Şairi Fuzuli, kıskanılan kişinin Hz. Hüseyin olduğunu açıkça belirtmiştir. Nasıl kıskanılmasın ki… Dedesi Hz. Muhammed, babası Hz. Ali, annesi Fatımatü’z Zehra olan ehl-i beyt serdarı…
Muharremin matemini aşağıdaki sözleriyle dile getiren yine Fuzuli’dir.
Mâh-ı Muharrem oldu meserret harâmdır
Mâtem bugün şerî’ate bir ihtirâmdır
Tecdîd-i mâtem-i şühedâ nef’siz değil
Gaflet-sarây-ı dehrde tenbîh-i 'âmmdur
*
Mehmet Aki f Ersoy “Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi” adlı şiirinde adeta yüreğimizden geceni anlatmış:
Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!.
Âlem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu!
Çiğnendi harîm-i pâki ser'in;
Nâmûsa yabancı mahrem oldu!
Beyninde öten çanın sesinden
Binlerce minâre ebkem oldu.
Allah için, ey Nebiyy-i ma'sûm,
İslâm'ı bırakma böyle bîkes,
İslâm'ı bırakma böyle mazlûm.
*
Peki, o asırda yaşasaydık nasıl bir tutum izlerdik diye düşündüğümde de Dursun Ali Erzincanlı’nın sözleriyle duygularımızı ifade edebiliriz herhalde.
Ya RasulAllah!
Biz asırlar sonra geldik.
Eğer o gün olsaydık Kerbela’da
Allah’a kasem olsun ki
Ashabının seni koruduğu gibi
Korurduk Ehl-i Beyt’ini
Ya da o uğurda verirdik canımızı.
Bu sözümüzün bir isbatı olarak
Bu gün biz senin kapındayız.
Taşıdığımız ehl-i beyt isimleri.
Kimimiz Ali, kimimiz Fatıma
Kimimiz Hasan ve Hüseyin.
Ve iftiharla senin ismini taşıyor çoğumuz.
Allah ruhumuzu senin kapında
Ehl-i Beytine layık olduğumuz bir anda alsın.
Aliyi Asğar’la,
Zeynelabidin’le her asırda hüseyni çiçekler açarken
Yanaklarında peygamber busesi,
Ve her biri senden bir koku taşırken çağlara.
Allah, bizi onlardan ayırmasın.
Bizi senden ve rızasından ayırmasın.