Örf ve adetleri, dinimiz İslam’a göre şekillenen kültüre İslam kültürü diyoruz. 

Emevi ve Abbasilerden beri yol alıp Endülüs, Selçuklu, Osmanlı derken günümüze dek süregelen bu kültürün kaynağı elbette İslam’dır, kendisi de İslamî’dir.

Alt kültür olarak yerel bazda yaşayan ve bütünün ayrı bir parçası olarak algılanan kültür ise farklı gibi algılanıyor.

Halbuki lokal olarak öncelenen bu kültür, evrensel anlama karşı olup yerel kültür olarak tanımlanıyor.

Toplumumuzda çoklu bir alt veya üst kimlik olsa da ortak payda İslam’dır, İslam’ın referans olmasıdır.

Başını örtmenin genel yaklaşımı günümüzde pek uygulanmasa da erkekte külaha, kadında ise saçının bir kısmını gösterme pahasına yarım yamalak başı örmeye kadar indirgenmiş.

Görünür kültürün bu gibi giyim ve kuşam, yanı sıra yiyecek ve içecek, mesken ve bireysel/toplumsal ilişkilere kadar yansımasına şahit olsak da manevi kültür olarak gittikçe sönmeye yüz tutan bir yozlaşma ile karşı karşıyayız.

Bir Papaz’ın Hıristiyan gençlere haç takmalarını söylemesi oldukça sıradan görünebilir.

Lakin ‘Müslüman gençler size benziyor, sizi ayıramıyoruz’ gerekçesi, epeyce düşündürücüdür.

Kendi değer yargılarına bağlı olmanın globalleşen evrensel kültürün parçası olmaktan kaçınma anlamına geldiğini bilen bir anlayış, kendini korur.

Başkalarına benzemenin ilkesizliği, yeşermeyen toprağa tohum atmaya benzer.

Yeşerse bile organik olmayıp ya hormonlu ya da uyumsuz bir kültürle yeşerecektir.

Hâlbuki organik tarımda hedef verimlilikten çok sağlıklı ve kaliteli üretimdir.

Değer yargılarımızın organik kültürle ilkeli olması, kültürel sağlık ve kültürel kalite ile yoğrulmuş Müslüman birey veya toplum oluşturma gayesine matuftur.

Böylece genelde dinimiz İslam’ın çevresinde gelişen bütün uygulamalar, İslam kökenli uygulamalar olup lokal yani alt kültür ve gelenekleri de az veya çok etkiler.

İslam coğrafyasının bu gibi zenginlik kokan lokal kültürünü, Gestald metodunca bütünden bağımsız değil, bütünün parçası olarak görmeliyiz.

Bize ve toplumumuza ne sapkın ne de laik/seküler kültür etki eder.

İslam, bizim özümüz ve kaynaştırıcı/birleştirici ortak paydamızdır.

Kültürel kardeşliğin temel esası, halkları İslam ortak paydasında eritmek olduğundan öncelik hep inancımız ve ondan kaynaklı değerlerimizdir.

Cahiliye kültüründen kaynaklı ortak paydamız olmadığı gibi, cahiliye kültürünün kardeşliğini halklara nispet eden anlayıştan da İslam, bizi beri kılar.

Hikmet ve irfanın kaynağı İslam kültürünü yaşam tarzı olarak benimseyen, altın devrin İslam medeniyetini, hala övmekten Batı medeniyeti kendini alamamıştır.