Gerek proje gerek normal İmam Hatip Okullarında özellikle “Hafızlık” bölümleri, yetim kalmamalıdır diye düşünüyorum.
Çocuğum “İngilizce”, “Arapça” veya diğer dilleri öğrensin diye hafızlığı ötelemek garip geliyor.
Kültürümüzde hafızlık müessesesi daha çok aktif olmalıdır ki, yaygın bir örfe dönüşsün.
Afrika’nın Kur’an-ı Kerim bulamayan Mali, Uganda, Etiyopya gibi ülkelerinde 25*70 ebatında tahtalara elle yazılan ayetlerle hafızlık, yokluk içinde yapılıyor ve kalıcı oluyor.
Buna dair görüntüler izlediğimde üzüntüm yokluk içindeki ahvallerine değil, varlık içinde kendimize idi.
Tahtalardan hafızlık elde eden bu azim ve gayret; kalemli, kaliteli ciltli, ebatları çokça olan, süslü ve albenili yahut dijital o kadar çok Kur’an çeşidine sahip olmamız dahi acizliğimizi örtmüyor.
Kulaklıklarımız takıp istediğimiz Kâri’nin okuyuşu eşliğinde tekrar yapabilirken imkanların çokluğu mu yokluğu mu acizliğimize sebeptir, anlamadım.
Kur’an’a karşı elimizdeki nimetlerin şükrü, edası itibarıyla hafızlık müessesesini canlı tutmak olmalıdır.
Belki denilebilir ki, Karadeniz ve bazı bölgelerde müstakil hafızlık kursları bu işi yapıyor ve gayret gösteriyorlar.
Doğrudur, yalnız biz Milli Eğitim Okullarında okuyan öğrencilerimizin de bu nimetten faydalanmasına katkıda bulunmak adına, bu bölümün tercih edilmesine vesile olmak istiyoruz.
Öğrenciler okul okurken böyle bir imkana sahipler ve bu imkânı tercihen kullanmaları konusunda aileleri ön ayak olmalıdır.
Şahit olduğumuz örnekler açısından “Orta Okullar”da hafız olmayı becerenlerden tutun da lisede hafızlığı bitirenlere kadar güzel manzaralar gördük.
Öyle ki üniversiteye hafız olarak devam eden nice doktor, mühendis ve farklı farklı meslek gruplarına mensup hafızlar oldu.
Denilebilir ki hafız olmak iyi de hiç bilmeden papağan gibi ezber yapmanın bir anlamı var mı?
Var, Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in müjdesi var:
«Allâh şu Kur’ân ile birtakım kimselerin kıymetini yükseltir; bazılarını da alçaltır.» (Müslim, Müsâfirîn, 269)
“Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’an verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.” (Buhârî, İlm 15)
“Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin: Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi ve Kur’ân kıraati… Çünkü hamele-i Kur’ân (yâni Kur’ân hafızları) hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde peygamberler ve asfiyâ (yâni safâya ermiş olan Allâh dostları) ile birlikte Arş’ın gölgesindedir.” (Münâvî, I, 226)
Öyleyse biz velilerin, 4. sınıfı bitirip okulların hafızlık bölümlerine çocuklarımızı vermeliyiz ve bu okulları araştırıp sormalı, bulmalı, tavsiye etmeliyiz.
Hafızlık sınavlarının bu ayın sonunda yapılacak olması ve kayıtların başlaması, bizlerce fırsat telakki edilmelidir. Başarılı olanlara ne mutlu…