Ramazan ayı girdiğinde teravihe gittiğimiz ilk gece, birçok yerde olduğu gibi bizim mahallenin camisi de dopdoluydu.

Dikkatimi çeken en önemli husus çocukların çok olması ve doğal haliyle gürültünün de cemaate eşlik etmesi oldu.

Ramazan dışında pek camiye yolu düşmeyen bazı kardeşlerimizin, çocuklara karşı bağırması/çağırması hoşuma gitmedi.

Şahit olduğum kadarıyla o çocukların bir kısmı zaten camiye müdavim idiler.

Zira değerli hocamız, haftada üç gün mahalle çocukları için dersler verir ve bu vesileyle onlara ufak hediyeler de alır.

Hatta belli bir zaman diliminde beş vakti cemaatle kılan çocuklara ayrıca hediyeler vermeyi ve böylelikle onları camiye teşvik etmeyi hala devam ettirmektedir.

Ramazan ayında da bir defa sadece çocuklara yönelik bir iftar yemeği vermesini de unutmadım.

Cami hocamız, mahallenin çocuklarına böyle sahip çıkmaya çalışırken teravihten teravihe camiye gelenlerin çocuklara kızması pek uygun düşmüyor.

Aslında hocamız namaza durmadan cemaate çocukları aralarına almayı tavsiye ediyor.

Lakin cemaat, bu çözümü sanki pek makul karşılamıyor olsa gerek, sessizliğe bürünüyor.

Çocukların camiye gelmesi, camiyle ünsiyet kurması ve bu konuda isteklerini hevese dönüştürmeleri gelecek açısından hayırlara vesile olacak inşallah.

Çocuklara kızanları veya kovmaya çalışanları gördükçe merhum sanatçılardan Münir Özkul ve Cem Karaca’yı hatırlamadan edemiyorum.

Her ikisinin de cami cemaatinden birilerinin azarlama ve kovmalarına maruz kalması, bir ömür onları camilerden uzak tutmuştu.

Bir daha böylesi bir vakanın yaşanmaması adına buna sebep olmamayı ve olanları da güzellikle ikaz etmeyi düşünmeliyiz.

Çocuğun zihin dünyasında olumsuz bir imaj bırakmak, onu bir ömür Allah’ın evinden mahrum etmek demek olduğundan, gürültü yapan çocuklara karşı ötekileştirici değil, sevdirici bir tutum sergilemek önem arz eder.

Elbette bazıları çocukların camileri oyun parkına çevirdiğinden bahsedebilir.

Lakin adı üzerinde çocuktan bahsediyoruz.

Aklı ve kavrayışı bizim gibi yetişkin değil.

Mesela geçen akşam yanımdaki çocuk, teravihte üst üste koyduğu kollarını birbirine dolar gibi yuvarlayıp duruyordu.

Küçük oğlum ise başındaki külahı secdede düşürüyor, ikinci secdede başını ona geçirmeye çalışıyordu.

Diğer bir çocuk, bir geri çekiliyor bir ileri gidiyordu.

Tüm bu olanlara rağmen teravih gibi uzun bir namaz kılındı ve çocuklar da buna katlandı.

Gelecekte zihinlerinde tatlı bir iz bırakan bu eylemler, çocuğun camiye alışmasında birer vesiledir.

Bu vesilelerin çoğalması dileğiyle…