“Müslüman yürekler bilirim daha,
Kızdı mı Cehennem kesilir,
Sevdi mi Cennet.”
(Erdem Bayezıt)

Filistin!
Toprağın sahibi ile
Toprağın işgalcisinin savaş alanı…
Çatışmalar, tuzaklar, baskınlar
Yıkımlar ve suikastler diyarı…
Acının ve sevincin, ölümün ve hayatın
Yan yana gezdiği mekân…
Zulmün asude bir şekilde
Kol gezdiği mazlumlar ocağı…
Mazlum ve yetim kalmış
Bir milletin ağıtı…
Gönüllerin ve ümmetin
Kanayan yarası…

Filistin’deki her yer gibi
Boynu büküktü̈ Kudüs’ün.
Bağrında utancını taşıyordu
Kirli ellerin.
Oluk oluk dökülen kanlarıyla
Sararmıştı Sahra’nın benzi
Yasa bürünmüştü adeta
Mescid- i Aksa’nın kubbesi…
Can çekişiyordu olanca celadetiyle
Direniyordu bütün gücüyle.

Esen her lodos; güneyden
İsra ve Mirac’ın Sahibi’nden
Nefes üflerdi
Hayat damarlarına Kudüs’ün
Can bulurdu, kan bulurdu beti benzi.
Âdem misali dirilirdi
Tekrar direnmek için
Lanetli Çıfıt zulmüne.
Toprağı; acıyla dost olmuş
Acıya bağışıklık kazanmış bir milletin toprağı…
Direnişi; ümmetin semaya açılan elleriyle
Dua dua güç kazanan
Dua dua direnen bir direniş…

Bitti denince dirilen
Dirildikçe boy boy gelişen
İşgalci Yahudi’nin kalbine korku salan
Bir direniş
Bir diriliş yaşıyordu Filistin!
Canlar, kanlar fedaydı.
Gönüllere hâkim olan
Özgürlüğün ilahi aşkıydı.

“Biz bu yolu seçtik!”
Dedi Şeyh Yasin:
“Arzumuz şehitlik
Ve zafer ile son bulacak!”
Zafer, bizim olacak!