Gerek sosyal medyada gerek basın yayında sürekli işlenilen, ele alınan ve adeta zihinlerimizin dumura uğramasıyla neticelenen bir “Yeni yıl, Noel Baba” bombardımanı yaşıyoruz. Kabul edelim ki bu kültür, bize ve değerlerimize ait olmayan bir kültür. Globalleşen dünyada birçok şey gibi artık patenti Hıristiyan kültürüne ait olsa da dünya, her din ve kültürden insanların bilinçli/bilinçsiz kabul ettikleri ve benimsedikleri adeta ortak bir kültür formunu yaşıyor.

Buna karşın diğer kültürlerden ve farklı dinlerden yükselen tepkisellik, bilinçsiz bireyler tarafından anlamsızlıkla suçlanıyor. Öyle ki kendi dini ve kültürel değerlerine olan yabancılık, aldığı eğitim ve yaşadığı toplumun değerlerine, özüne ve kendi gerçekliğine nasıl adaptasyon gösterdiğinin farkında değil.

Bir Papazın Hıristiyan gençlere “Gençler, haç takın! Müslüman gençler size benzediği için sizi ayıramıyoruz.” demesi, facianın boyutunu gözler önüne seriyor.

Müslüman kimlikli, elhamdülillah Müslüman’ım demekten çekinmeyen ve haram yiyen, namaz kılmayan, dini ve değerlerini çekinmeden kıt aklıyla sorgulayan, kumar ve içkiyi haram görmeyen, haramı besmele ile meşrulaştırmaya çalışan bir nesil ile karşı karşıyayız. İnandığı gibi değil, yaşadığı gibi inanan ve bunu “Müslümanım” damgasıyla meşrulaştırmaya çalışan bir taklitçi toplumda yaşıyoruz.

Öyle bir dine inanılıyor ki adeta kuşa çevrilmiş ve özünden uzaklaştırılmış bir forma sokulmuş. Bu din, İslam olamaz. Bu din, İslam zannedilen “yaşanılan” din; “inanılan” değil. Bu dinin kitabı Kur’an-ı Kerim’de Allah katında tek dinin İslam olduğu yazar. Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını ret etmememizi yazar. Kumarın ve içkinin haram olduğu buyurulur. Bu din, Şerefli Peygamberinin(SAV) yaşantısı olan Sünnet’inde, taklit ahlakın olmadığı “Kim bir kavme benzerse onlardandır.” tesbitiyle karşılaşıyoruz. Müslüman olduğu iddiasıyla biraz Hıristiyan, biraz Yahudi, biraz müşrik, biraz ateist, biraz sosyalist, biraz Budist, biraz diğer beşeri dinlerden oluşan karma hayat; “yaşanılan” ve nefse köle olma dininin adı olsa gerek. Müslüman adı değildir.

Tüm bunlara rağmen toplumda Noel kültürüne karşı olmayı içine sindiremeyen yerli Noel baba hayranlarının anlamadığı şey şu: Müslüman olarak kendi değerlerimize sahip çıkmayı teşvik etmek varken, böylesi gayri İslami kültürü yaşatmamak adınadır çığlıklarımız. Yoksa Batı kültürü ve azınlıklar kendi dini değer ve kültürünü yaşamada serbesttirler. Derdimiz içimizdeki mukallitlerle, dışımızdakilerle değil.

Dolayısıyla namaz kılan, bayramlarımızı yaşayan mukallid bir gayri müslim görmeyi tasavvur edemediğimiz gibi, haç takan veya Noel Kutlayan bir Müslüman da tasavvur edemeyiz. Oluyorsa, bu da kendi eksikliğimizden kaynaklanıyor. Demek ki içinde yaşadığımız Müslüman toplumun irşada, tebliğe ve İslami değerlerin yaşatılması konusunda ihtiyacı çok.

Bu etkinlikler bize sorumluluğumuzun boyutunu hatırlatıyor. Toplum, Müslümanım demekle Müslüman olmuyor. Belki çocuklarımıza ve ailelerimize İslam’ı yani dinimizi/değerlerimizi öğretiyoruz; fakat bunlara bağlı kalmayı öğretemiyoruz. Galiba sorun, burada! Değerlerimize bağlı kalamamakta.