Geçenlerde Başkan Erdoğan, birinci 100 günlük eylem planını açıkladıktan sonra ardından ikinci yüz günlük eylem planını açıkladı. Eylem planı deyince aklınıza ne geliyor bilmiyorum; ama açıklanan sonuçlar sanki zorlanarak hazırlanan bir plan gibiydi. Hani şunu da yazalım, bunu da ekleyelim türünden yazılmasa daha iyi olacak kalemler vardı.
Bunu geçsek dahi konu dönüp dolaşıp yine eğitimin değiştirileceğine yani “Yeni Eğitim Sistemi”ne geçileceğine dair olan tespitlere geldiğinde, aklımdan ister istemez şu geçti: “Nedir şu eğitimin AK Parti`den çektiği?” Hala en üst perdeden eğitim için “Sade, anlaşılabilir, ihtiyaçlara ve öğrencilerin taleplerine cevap verebilen bir sistem oluşturulacak” diye söylemler ifade ediliyor. Ne yapsın Ziya Selçuk? O da mecburen bunu açıklayacak veya tevil edecek yorumlarda bulunuyor.
Temel eğitimden orta eğitime geçişte yeni bir sistemin hazırlıkları içinde olduğunu Sayın Başkan açıkladı. Okul yöneticilerinin yetki ve sorumlulukları, ehliyet, liyakat ve öğrenme analitiği gibi konularda birtakım düzenlemeler yapılacak görünüyor. İçerik Ve Uygulama, Okul Gelişim Modeli, Öğrenme Analitiği Araçlarıyla Veriye Dayalı Yönetim, Ölçme Ve Değerlendirme, İnsan Kaynaklarının Gelişimi Ve Yönetimi, Okulların Finansmanı, Teftiş Ve Kurumsal Rehberlik Hizmetleri, Rehberlik Ve Psikolojik Danışmanlık, Özel Eğitim, Özel Yetenek, Yabancı Dil Eğitimi, Öğrenme Sürecinde Dijital İçerik Ve Beceri Destekli Dönüşüm, Erken Çocukluk, Temel Eğitim, Orta Öğretim, Fen Liseleri ve Sosyal Bilimler Liseleri, İmam Hatip Ortaokulları Ve Liseleri, Mesleki Teknik Eğitim, Özel Öğretim ve Hayat Boyu Öğrenme başlıkları geçilmesi düşünülen yeni eğitimin bir özeti niteliğinde görülüyor.
Anlaşıldığı kadarıyla bir düzenleme nitelik ve nicelik yönüyle yapılacak gibi. Peki buna üzülen var mı? Gereklilik açısından eğitimin her alanında olduğu gibi gecikmiş bir niyet olsa da dile getiriliş ve hedefleniş tarzı, yanlış görünüyor. Çünkü sunum ve dile getiriliş şekli; eğitimi dert edinen bir niyetten uzak olup sanki seçimlerde oy almayı hedefleyen bir girişim gibi algılandı. Zira eğitim söz konusu olunca evveliyatı bilinen iktidarın yapboz tahtası olarak hep görüldü. Sol`un baskısından, basının sol`un borazanlığını yaptığından, zihniyet ve anlayışın memurlarının hala sol`dan olduğundan bahisle kemikleşmiş bir Milli Eğitimin varlığını bahane olarak öne sürme devri ve modası pek inandırıcı olmuyor. Olması durumunda cesaretten söz edilemez. İktidar 16 yıl içinde kaç bakan değiştirdi, kaç kurban verdi, kaç plan ve proje değiştirdi saymaktan yorulduk. Saymaktan yorulduk ama iktidar süreksiz, düzensiz, sürdürülebilir olmaktan uzak olup temelsiz eğitim sistemleri ortaya koymaktan vazgeçmedi bir türlü.
Bu son atılımı da bu türden değilse artık biri çıkıp bunu sürdürülebilir norm ve ahval içinde mihver yapıp devam et dese çok iyi olur. Bu işin ciddiyetini idrakten uzak ve kariyer elde etme sevdasında olan öğretmen, idareci ve yöneticiler hep aynı olsa, bir bakan değişse ne olabilir ki?
Değişmesi gereken şey bakan değil zihniyetti. Lakin kalıp değişince zan edildi ki zihniyette değişti. Ne baş bunu kavradı ne de ayaklar.
Hal böyle olunca canı sıkılan yılda bir yeni eğitim sistemi oluşturup uygulamaya koymayı hedefliyor. Öyle ki öğrencilerin ders saatlerinin kalitesini artırmaktan çok niteliksiz bir azaltmayı hedefleyen yaklaşım; öğrenmeyi geç, eğitimi de hiç olarak görüyor. Sokaklar üretenlerin değil devlete kapak atmayı hedefleyen veya kolay yoldan para kazanmayı amaçlayanlarla doluyor.