Trafik cezalarının 2019 için oldukça artması, cezanın suç oranının azalmasındaki etkisi açısından çok önemli olabilir. Buna bir nebze olsun inanmak gerekir. Eğitim açısından ceza ve ödül yıllardır uygulanan bir yöntem olarak geçerliliğini koruyor. Önceki yıl açısından geçen yılda trafik kazalarında yüzde iki ile yüzde altı arasında bir azalma olduğunu bir radyo programında dinledim.
Avrupalıların kurallara uymada çok titiz olduğu hep söylenegeliyor. Vezneciler metro duraklarındaki ışıklarda karşıya geçen turistlerin yeşil ışığı beklediklerini hatırlıyorum da yerliler olarak araçları ve kırmızı ışığı takmadan geçişi izleyen turistler, yeşilin yanmasını bekliyorlardı. Bir müddet sonra onlar da kırmızıda geçmeye başladılar. Demek ki toplumsal etkileşim toplumsal eğitimden geçiyormuş.
Millet olarak kuralları hiçe sayışımızın en acı yanı özellikle üzerinde “trafik polisi” yazan resmi araçların hiçbir aciliyet yokken kuralları ihmal etmeleridir. Tam da bu tabloyu icra eden bir trafik polisini gören yaşlı bir bayan “Siz de böyle yaparsanız halk ne yapmaz ki!” deyişi hala kulaklarımda çınlıyor.
Hele “yunuslar” diye bilinen motorize ekiplerin yolu rastgele engellemeleri veya öyle bir yerde kontrol yapmaları var ki kuyruk almış başını kilometrelerce uzuyor. Kimin umunda. Küfürler gırla, hakaretler en az kuyruk kadar uzun. Acaba bunun daha mutedili niçin yapılmaz?
Avrupa`da bu konuların eğitimle ilgisini sadece küçük yaşta başlamasına bağlamıyorum. Elbette işin içinde sürücünün belini kıracak oranda cezaların da etkisi olduğunu inkar edemeyiz.
Fakat bu yazı şimdiye kadar anlattıklarımızdan çok, basında geçen şu haberden dolayı yazıldı: “Trafik cezalarındaki yüksek artıştan sonra devletin 2019 sonunda cezalardan beklediği para bir önceki yıla göre yüzde 92 arttı. Vergi cezalarındaki gelir artışının ise yüzde 60 olması planlanıyor. Trafik cezalarından elde edilecek gelir, 6.1 milyar TL, vergi cezalarından elde edilecek gelir ise 4.7 milyar TL olacak. 2019 yılı bütçe yasa teklifine göre, önümüzdeki yıl vatandaşa 6 milyar 165 milyon lira trafik cezası, 4.7 milyar lira da vergi cezası kesilecek.”
Yanlış anlamadımsa önümüzdeki yıl kesilecek Trafik cezasının miktarı, bu yıldan belirlenmiş ve kesileceği karara bağlanmış. Bu demektir ki yollarda geçen gezici EDS araçları, normal ve trafik polisleri, jandarma ve zabıtalar ile gönüllü trafikçiler halkın cebine iyice göz dikmişler. Bir bütçeye henüz kesilmemiş trafik cezalarının dayanak olarak gösterilmesi hiç de etik değil. Dolayısıyla bu parayla halkı trafik konusunda bilinçlendirmek için çalışılsa daha uygun düşer.
Hatta her öğrenci liseden ehliyetini almış olarak mezun olacak şekilde sürücü olsa ne güzel olurdu! Ama kazanılmamış trafik cezasının belirlenen limitinin bütçenin sacayağı gibi gösterilmesi acizlikten başka bir şey değil. Gönül isterdi ki katma değeri yüksek olan bir üretim yapılsaydı da halkın cebine göz dikilmeseydi. Elbette haksızlık yapılmayacak ve cezayı hak edenler ödeyecek.
Lakin hep duyduğumuz şey, polislerin eline verilen ceza koçanlarının o gün bitirilmesi gerektiğine dair kulaklarda gezen fısıltılardı. Zannımca bu fısıltıların gerçeklik payı daha da gözlerimize sokuluyor. Yani koçanlar bitecek, tamam mı?
Öyleyse cezadan murat eğitmek değil işin içindeki sır olan “hikmet”ten uzaklaşmaktır. Öyle okuyorum. Kırmızı da geçmek haramdır anlayışını günaha bulaşmama olarak anlayacak kalplere ihtiyaç var. O kalpler tahsil edilen paralarla satın alınamaz ama o yoldaki eğitime fayda vermesi için kullanılmalıdır. Bütçe açığını denkleştirmek veya hazıra konmak için değil.
Bu cezayı keserken trafik kuralları ve kırmızıda geçerek ahiret cezasını yüklenenlere yazıklar olsun…